Kuşlar için Probiyotiklerin Önemi

Kullanıcı Değerlendirmesi
5.00 Oylama

Doğanay Y.

Yönetici
iyikus.com Yetkilisi
Katılım
3 Tem 2017
Mesajlar
25,524
Çözümler
127
Yaş
33
Konum
Ankara
Kuşlar için Probiyotiklerin Önemi
Kuşlarımız için probiyotikler gerekli midir gerçekten? Bu makalede yapılmış bir deneyin sonuçlarıyla birlikte probiyotikle alakalı bir kaç duruma değinmek istiyorum.
Kuşlar ile olan sağlıklı ilişkimiz, onların bu süreçteki faydalı bakterileri üretmeleri yönünde doğrudan ilişki içerisindedir. Az stres altında olan, devamlı ilgilenilen, tek beslenmeyen kuşlar bu anlamda hastalanma ya da kırgınlık durumları en aza çekilebilir. Bilindiği gibi bir çok zararlı diye tabir ettiğimiz organizmalar, kuşların bu durumundan faydalanarak kendini açığa çıkartır. Etrafta bulaşıcı bir etken olmasa bile var olan bakterilerin sayısı artabilir ve kuşların hastalanmasına sebep olabilir. Yapılan bir araştırma şu şekildedir:

6926
'2003'te yapılan yedinci Avrupa Kuş Veterinerleri Derneği konferansında, Louisiana State Üniversitesinde, Dr. Tom Tully başkanlığında bir ekip tarafından sultan papağanı yavruları üzerinde probiyotik kullanımına ilişkin ilginç bir tez sundu. Yavru 12 günlük sultanlar, anne-babalarından ayrılıyor ve elle beslenmeye başlanıyor. Kuşlar pek çok gruba ayrıştırarak farklı denemeler yapılıyor. Bazıları probiyotik desteği almış, bazıları ise almamıştı. Kuşlar bu şekilde yetiştirilirken, kilo alma ve hastalıklara karşı direnç gösterebilme becerileri de gözlemlenmişti.
Sonuçları şu şekilde oldu: iyi bir beslenme programını takip eden sağlıklı kuşların kilo almalarında hiçbir fark olmadığını gösterdi. Böylece çalışmayı yürüten ekip şu sonuca vardı: "Uygun bir beslenme programını takip eden sağlıklı yavrularda, probiyotiğin önemli bir ekstra faydası görülmemekle birlikte, hasta, stresli ya da deneyimsiz kişilerin elinde düzensiz beslenme programları ile beslenildiği düşünülen yavrularda, kuşlara özgü probiyotik ürün verilmesi faydalı olacaktır. Bir gün bile yeterli olmuştur.

Yetiştirilme sırasında kuşlara kasıtlı olarak hastalığa neden olan bakteriler verilmiştir. (Pseudomonas sp., E.coli). Bu bakterileri alan kuşlar arasında, probiyotik ek besini alan grubun daha düşük bir pozitif patojen (hastalık taşıyan bakteri) özellik gösterdiği görülmüştür. Yapılan kan testlerinde hassaslaşmanın daha az olduğu (daha düşük akyuvar sayımı), yapılan histopatolojide (Dışkı tahlili) ise bağırsaklarda daha az enfeksiyon olduğu tespit edilmiştir."

Probiyotikler nasıl etki ediyor?
Sağlıklı kuşların bağırsaklarında bulunan normal bakteriler (Rekabetçi inhibisyon-Lactobacillus sp), olası patojenleri (hastalığa neden olan zararlı bakterileri) kontrol altında tutmaya yardımcı olan laktik asit, hidrojen peroksit, antibiyotik ve diğer maddeler üretirler. Sağlıklı kuşlarda, normal bakteriler tarafından üretilen laktik asit, mide ve bağırsak içeriğinin pH'ını düşük yani asidik tutar. Bu faydalı bakterilerin strese bağlı olarak kaybolması pH'da yükselmeye neden olur. Genel bir kural olarak, patojenik bakterilerin çoğu asidik ortamda çoğalamazlar ve bu nedenle pH'daki bir artış hastalık yaratan bakterilerin yayılmasına kolaylık sağlar. Pek çoğumuzun bildiği gibi, kuşlarımızda hastalığa neden olan yayılmacı (bulaşıcı) bakteriler arasında E-coli, Pseudomonas, Candida (maya ya da pamukçuk) , Salmonella ve Yersinia sayılabilir. Genellikle bu organizmalar fırsatçı şekilde hareket ederler, kuşların stresli oldukları dönemlerde hastalık yaratmak için tetikte beklerler. Yukarıda bahsedilen probiyotik dengenin çeşitli sebeplerden dolayı bozulduğu durumlarda hızla ürerler ve kuşlarda ölümle sonuçlanabilen ciddi hastalıklara neden olurlar.

Probiyotikler bağırsaklarda asiditeyi düşürmelerinin yanı sıra, bağırsak hattını kaplayan ve bağırsak duvarındaki bölgelerde bulunan koruyucu sümüksü tabakalar üreterek, E.coli gibi, kuşların bağırsak sistemine yerleşerek çoğalan hastalığa neden olan zararlı bakterileri uzak tutarlar. Problemi, antibiyotik kullanımına gerek kalmadan yok etmek için doğal bir yöntem sunarlar. Ayrıca güçlü bir iştah uyarıcı olan probiyotikler, sindirim enzimleri ve B vitaminleri üretirler. Bu etkiler kuşlarımıza özenle seçip hazırladığımız ve sunduğumuz besinlerden maksimum ölçüde faydalanmalarını sağlar.


Probiyotiklerin Doğru Kullanımı :
Probiyotik preparatlar pek çok yıldır mevcut olmasına rağmen, bunların kullanımı hakkında hala bazı belirsizlikler vardır. Yeni ürünler çıktıkça, hatalı bilgilerin de yayılması kolaylaşmaktadır. Durum tüm kuşların aynı hatta benzer bağırsak bakterilerine sahip olmadığı gerçeği ile daha da karmaşıklaşmaktadır. Tavuk gibi, kümes hayvanlarında çok sayıda gram-negatif (iç parazitler) bakteriler bulunur. Bunlar da diğer türlerde hastalık yaratabilme kapasitesine sahiptirler.

Papağan türü kuşlarda, gram-negatif bakteriler çok düşük sayıdadır. Bunlarda da çok sayıda gram-pozitif (dış parazitler) bakteriler bulunur. Lorikeet'lerde (avustralya kuşu) neredeyse hiç bakteri bulunmaz. Buna karşılık kanarya ve Avustralya ispinozu gibi passerinelerde kalıcı bir bağırsak bakterisi popülasyonu yoktur. Dışkıdaki bakteriler sadece geçici olanlardır.

Her türlü stres durumunda en faydalı bakteriler ilk önce kaybedilenlerdir. Bu faydalı bakteriler yok olduktan sonra, bakteri yada mantara neden olan hastalıkların aşırı gelişimi için uygun ortam sağlanmış olur. Bu da ishal, iştah azalması ve hastalığa dirençsizlik olarak kendini gösterir. Probiyotikler faydalı ve faydasız bakterilerin dengesini de düzenleyebilirler. Stres durumundan sonra en kısa zamanda yada stres durumundan hemen önce verilmeleri iyi olacaktır. Böylece, hastalık problemlerinin önüne geçilebilir.

Özetlemek gerekirse aşağıdaki haller durumunda probiyotik kullanımı bir çok hastalığı ortaya çıkmadan önce önleyecektir:
1. Üreme sezonu ve tüy döneminde en iyi şekilde bakılmalarına rağmen, kuşlar halsizleşebilirler. Probiyotik kullanımı anne-babaları üreme sırasında güçlendirirken, tüy dönemindeki yavruları da hastalıktan korur.
2. Kuşların satın alınmasından ve nakliyelerinden sonra yakalama ve kafese yerleştirme, özellikle karakter olarak agresif türlerde aşırı derecede zor olabilir. İştah ve su tüketiminde azalma, fizyolojik strese de neden olabilir. Bu durumlardan önce ve sonra probiyotik uygulaması istenmeyen durumların önüne geçer.
3. Kullanımından sonra pek çok antibiyotik, sadece hastalığa neden olan bakterileri değil, aynı zamanda bağırsaktaki faydalı bakterileri de öldürürler. Antibiyotik tedavisi durduğunda, bağırsak bu bakterileri kuşların kendi çevrelerinden tekrar toplayabilir. Probiyotikler kuşları bu sırada hastalıktan korumaya yardımcı olur.

Probiyotik Kullanımı Üzerine Dikkat Edilmesi Gereken Detaylar :
Bazı şehirlerde, şehir şebeke suyuna dezenfekte maksadıyla flüorit, klor veya klorin katılması, probiyotik kullanımını kesintiye uğratabilir. Kentlerde, su arıtma ve dağıtım şebekesine yakın yerlerdeki şebeke sularındaki flüorit, klor veya klorin miktarları probiyotik organizmaları öldürecek kadar yüksek olabilir. Bu nedenle, kuşlarımıza direk şebeke suyunu vermek zararlı olacağından 24 saat bekletildikten sonra kullanılmalıdır. Zira 24 saat bekletilerek dinlendirilen sudaki bahse konu kimyasallar buharlaşacak ve sudan yok olmasalar da zarar veremeyecek miktarda kalacaklardır.

Başka bir yöntem de, yağmur suyu ya da damıtılmış su kullanmaktır. Pek çok suda çözünen probiyotik preparatları da mamaya katılabilir. Bazı preparatlarda bu yöntem daha hızlı ve daha etkin şekilde, probiyotiklerin sindirim sistemine ulaşmasını sağlar.
Mucize bir tedavi olmamakla birlikte, probiyotiklerin bazı durumlarda kuşların sağlığını korumak konusunda çok yardımcı oldukları söylenebilir.
 
Konuya katkı olması açısından; ''1950'li yıllarda araştırmacılar, tavuk ve hindilerde, çeşitli laktobasil ve anaerobik kokoid bakterilerinin ana normal bakteriler (yararlı bakteriler) olduğunu tespit etmişlerdir. 1970'lerin sonlarında araştırmacılar, evcil kuşların normal bakteriyel florasını araştırmaya başladılar. Çoğu bildiri ağırlıklı olarak gram pozitif bakteriyel flora ve kümes hayvanlarında olduğu gibi en sık çeşitli lactobacilli ve gram pozitif kok türleri göstermiştir.''

Gram pozitif kok türleri ise 9,5 ph'da ürerler ve çoğalırlar. Yani geçenki konuda bahsettiğimiz düşük ph olayı normal bakteriyel florayı bozabilir. Birde probiyotik seçerken laktobasillus ve gram pozitif kok türlerinin olmasına dikkat etmekte fayda var diye düşünüyorum.

Eline sağlık güzel makale olmuş.
 
Üst