"AĞAÇLARIN BİLİNCİ VE DUYGULARI VAR MIDIR?
Lütfen hayatınızı değiştirecek bu kısa yazıyı okuyun anlatılanlar gerçektir (benim yaşanmışlığım değil).
Geçenlerde Dalyan Köyceğiz tarafına bazı aile dostlarımızı ziyarete gittim… Ormanla ilgili bir dostum bana çok ilginç bir olay anlattı..
Birbirini gören karşılıklı Torosların zirvesinde iki gözetleme kulesi vardır. Karşı kulenin yakınından dumanlar yükselmektedir… Arkadaşı telsizle telaşlı bir şekilde sorar;
-Ne oluyor orada yangın mı var.!!!
Diğeri gayet sakin;
-Yoo der ben ağaçları korkutuyorum.
Olur mu öyle şey sen kafayı mı yedin ağaçlar korkar mı der.
Arkadaşı cevap verir: Burada hepsi bir yerde 50-60 tane fıstık çamı var normalde bunların üç yıl önce fıstık vermeleri gerekiyordu ama vermiyorlar.. Bende çevresinde kontrollü ateş yakarak korkutuyorum bak göreceksin seneye hepsi fıstık verecek deyince karşısındaki “geri zekalı kafayı tamamen yemiş bu salak” diyerek telsizi kapatmış.
Fakat dediği gibi seneye bütün çamlar fıstık vermiş.
Bu olay üniversiteye tez olarak sunulur
Ve bilimsel olarak gerçekliği kanıtlanır.
Olayı başka türlü de denerler.
Birlikte olan meyve vermeyen çam ağaçlarının arasından bir kaç tanesini yüksek sesli odun motoruyla kesip orada parçalarlar ve ağaçlar ertesi yıl hepsi yine fıstık vermeye başlarlar.
Başka bir araştırmada da bilim adamları ağaçların köklerinin hiç bir nem ortamı ve takibi söz konusu olmadığı halde yer altında suyun sesini duyarak köklerini o tarafa yönlendirdiğini okumuştum.
Kuşadaşı'nda oturan öğretmen bir arkadaşım bahçesinde yıllardır şeftali vermeyen ağaca bir gün bağırarak yanına yaklaşır ve meyve vermezsen seni keseceğim diyerek elindeki çakı bıçağını hafifçe dokundurur ertesi yıl ağacın her tarafı meyve ile dolmuştur.
Bu olaydan alacağımız ders nedir;
1-)Doğadaki bütün canlıların tek amacı soylarını devam ettirmektir.
2-) Nasıl olduğunu bilmesek te orman ve ağaçlarında duyguları hisleri vardır.
Onları sevelim değer verelim koruyalım.
Hatta onlarla sevgiyle konuşalım emin olun biz nasıl olduğunu anlamasak da bilim bunları şu an çözememiş olsa da ağaçlar bizi bir şekilde anlıyorlardır.
Dünyaya sıfır doğan küçük bir bebeğin 1,5-2 yılda dilimizi öğrendiğini düşünürseniz üç beş yıllık bir ağacın çevresindeki insanların dilini ses tonundaki şefkatinden dahi anlayacağı muhakkaktır.
Bir ağaca sevgiyle şefkatle dokunmanın sarılmanın o ağacı mutlu edip daha verimli olabileceğine inanın.
Ve onlara zorunlu ve mecbur kalmadıkça bu yazı aklımıza gelsin kıymayalım.
Hem neden denemiyorsunuz saksınızdaki bir çiçeğe bahçenizdeki bir ağaca karşınızda sizi anlayan bir insan varmış gibi ciddiye alarak konuşun ses tonunuzla sevgi ve şefkatinizi hissettirin okşayın sarılın eminim faydasını göreceksiniz.
Uzm.Dr.Mustafa Cambazoğlu"
Lütfen hayatınızı değiştirecek bu kısa yazıyı okuyun anlatılanlar gerçektir (benim yaşanmışlığım değil).
Geçenlerde Dalyan Köyceğiz tarafına bazı aile dostlarımızı ziyarete gittim… Ormanla ilgili bir dostum bana çok ilginç bir olay anlattı..
Birbirini gören karşılıklı Torosların zirvesinde iki gözetleme kulesi vardır. Karşı kulenin yakınından dumanlar yükselmektedir… Arkadaşı telsizle telaşlı bir şekilde sorar;
-Ne oluyor orada yangın mı var.!!!
Diğeri gayet sakin;
-Yoo der ben ağaçları korkutuyorum.
Olur mu öyle şey sen kafayı mı yedin ağaçlar korkar mı der.
Arkadaşı cevap verir: Burada hepsi bir yerde 50-60 tane fıstık çamı var normalde bunların üç yıl önce fıstık vermeleri gerekiyordu ama vermiyorlar.. Bende çevresinde kontrollü ateş yakarak korkutuyorum bak göreceksin seneye hepsi fıstık verecek deyince karşısındaki “geri zekalı kafayı tamamen yemiş bu salak” diyerek telsizi kapatmış.
Fakat dediği gibi seneye bütün çamlar fıstık vermiş.
Bu olay üniversiteye tez olarak sunulur
Ve bilimsel olarak gerçekliği kanıtlanır.
Olayı başka türlü de denerler.
Birlikte olan meyve vermeyen çam ağaçlarının arasından bir kaç tanesini yüksek sesli odun motoruyla kesip orada parçalarlar ve ağaçlar ertesi yıl hepsi yine fıstık vermeye başlarlar.
Başka bir araştırmada da bilim adamları ağaçların köklerinin hiç bir nem ortamı ve takibi söz konusu olmadığı halde yer altında suyun sesini duyarak köklerini o tarafa yönlendirdiğini okumuştum.
Kuşadaşı'nda oturan öğretmen bir arkadaşım bahçesinde yıllardır şeftali vermeyen ağaca bir gün bağırarak yanına yaklaşır ve meyve vermezsen seni keseceğim diyerek elindeki çakı bıçağını hafifçe dokundurur ertesi yıl ağacın her tarafı meyve ile dolmuştur.
Bu olaydan alacağımız ders nedir;
1-)Doğadaki bütün canlıların tek amacı soylarını devam ettirmektir.
2-) Nasıl olduğunu bilmesek te orman ve ağaçlarında duyguları hisleri vardır.
Onları sevelim değer verelim koruyalım.
Hatta onlarla sevgiyle konuşalım emin olun biz nasıl olduğunu anlamasak da bilim bunları şu an çözememiş olsa da ağaçlar bizi bir şekilde anlıyorlardır.
Dünyaya sıfır doğan küçük bir bebeğin 1,5-2 yılda dilimizi öğrendiğini düşünürseniz üç beş yıllık bir ağacın çevresindeki insanların dilini ses tonundaki şefkatinden dahi anlayacağı muhakkaktır.
Bir ağaca sevgiyle şefkatle dokunmanın sarılmanın o ağacı mutlu edip daha verimli olabileceğine inanın.
Ve onlara zorunlu ve mecbur kalmadıkça bu yazı aklımıza gelsin kıymayalım.
Hem neden denemiyorsunuz saksınızdaki bir çiçeğe bahçenizdeki bir ağaca karşınızda sizi anlayan bir insan varmış gibi ciddiye alarak konuşun ses tonunuzla sevgi ve şefkatinizi hissettirin okşayın sarılın eminim faydasını göreceksiniz.
Uzm.Dr.Mustafa Cambazoğlu"