Akıllı küçük Çakıl ve kısacık yaşamı

Tarçın&Duman

iyikus.com Üyesi
Katılım
26 Şub 2021
Mesajlar
98
Konum
Eskişehir
Merhaba,

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde küçük bir muhabbet kuşu sahiplenmiştik. Yabancı forumlarda mauve mutasyon dedikleri, leylak renkli, japon bakışlı, küçük kirpikli, akıllı mı akıllı; benim ilk görüşte tam bir survivor olacak bu dediğim minnacık bir kuştu. Küçük kağıtlar içine bu mutasyondaki kuşlara verilebilecek isimleri yazıp kura çektim. Çakıl çıktı :m9: İsimlerin arasında Bulut, Ares, Karam, Fındık vardı.


İlk geldiği gün elimde uyuttum; daha 25-28 günlüktü. Kendim evde mama yaptım; hatta tarifine de bu siteden baktım. O kadar akıllıydı ki onu beslemeye çalıştığımı anladığı için kaşıktan kendi yedi mamayı. Hatta sultan papağanım için aldığım daldarıyı da yedi afiyetle. O gece elbette ki uyuyamadım. Ona polar bir battaniyeden küçük bir parça kesmiştim. Kafesinin altına dışkıları ile teması minimum olsun diye, mısır granülü serdim, üstüne kağıt havlu, üstüne de polar parça içinde sarmaladığım bu küçük yavruyu.

Gece tekrar beslerim diye bir kalktım ki ne göreyim; bizimki çıkmış yanına koyduğum daldarıyı kemiriyor gecenin karanlığında. Nasıl sevindim o an anlatamam. :love: Tam bir survivor dedim; ya da öyle olmasını çok istedim. :cry:

WhatsApp Image 2021-03-19 at 10.56.26.jpeg

Yine biraz mama yaptım, su içirdim, besledim. Bizimki artık epey bir daldarı ve aspur yemeye başlamıştı. O yüzden diğer günler arada ona yardım ediyor, yemlerinin olduğu kafesin zeminine götürüyor, kafasını hafif okşayıp öne yatırarak gagasını aspurların arasına sokuyordum :)

Derken bir şey dikkatimi çekti; hafif halsizdi yavrucak, kanat ve kuyruk tüylerini çekmişti. B vitamini takviyesi yaptım. Üreticisine sordum, nefes alırken zorluk yaşıyor sanki, kursağını fazla şişiriyor sanki dedim, video ve dışkısını gönderdim. Henüz çok yavru, buradayken sağlılıydı. Zamanla düzelir dedi.

Ama bizimki genellikle gözleri kapalı oturuyordu. Küçük olsa da kafesin dibinde oturmaktan sıkılmıştı ve sultan papağanım için aldığım kalın tahta tüneklerden birini kafesine taktım. Hemen çıktı yine sakince oturmaya başladı. Dedim böyle olmaz, dört tane tahta tünek sipariş ettim. Kafes büyüktü; karşılıklı olarak bir tünekten bir tüneğe zıplayacak şekilde taktım hepsini. Öyle de yaptı minik; kafes zeminindeki yemlere erişmek için merdiven gibi kullandı tünekleri. Bir de karnını doyurunca yarasa gibi zeminden tellere zıplaması vardı ki evlere şenlikti :)

Ben tabii epeydir muhabbet beslememiştim, sultan papağanından alışmışım; ağır ağır hareket eder bizimki, zıplayamaz bir tünekten diğer tüneğe. O yüzden tüneklerin ucu birbirine değip geçmesini kolaylaştıracak şekilde takmıştım sultanın kafesindeki tünekleri ya :m4:

Ne diyordum; küçük olan halsizdi sürekli. Hareketlensin, canlansın diye sultan ile küçüğü tanıştırmak için kafeslerini yan yana koyuyordum falan derken bir gün cesaret ettim, Duman'ı (sultan papağınımız) Çakıl dışarıdayken kafesten çıkardım. Uzun bir L koltuğumuz var salonda, küçük onun üstünde duruyordu. Duman da geldi hemen. O sultanlara özgü ilk seferki temkinli haliyle ibiğini dike dike yaklaştı; kuyruğuna dokundu, ayağına dokundu. Ben tabii hemen yanı başlarında, elim havada, her an bir şey olursa diye yavruyu almak ya da Duman ile aralarına set çekmek için oradaydım. Ama hiç de korktuğum gibi olmadı. Çok çabuk alıştılar birbirlerine. Küçük Çakıl bana gerek duymuyordu hiç. Duman ayağına ya da kuyruğuna hamle yaparsa hemen derinden bir ciiik sesiyle karşılık veriyor onu durduruyordu.

Duman'a "Hayır" komutunu öğretmiştik. Ona ne zaman yapma dediğimizi bilirdi. Duman'a hayır diye diye bu defa küçük olan Duman'ın peşinde koşturmaya başlamıştı. Yerde halının üstünde bir koşturmacaları vardı ki kahkaha krizine girdim. Evde hiç böyle iki kuşum olmamıştı. O an benden mutlusu yoktu.

WhatsApp Image 2021-03-15 at 19.37.05.jpeg
WhatsApp Image 2021-03-15 at 19.37.18 (1).jpeg


Ertesi gün Çakıl'ın iştahı kesildi. Sabah kursağını kontrol ettiğimde her zamanki gibi dolu olmadığını gördüm. Hemen onu yine mutfak masama götürdüm, bir hemşire edasıyla malzemelerimi masaya sıraladım; başladım onu yemeye teşvik etmeye. Hiçbir şey yemek istemedi. Dışkısı düzgündü, kıvrık, canlı bir yeşil, beyaz olan kısmı olması gerektiği renkte vesaire.

Elimde grit kuş kumum vardı; daha yavrunun kafese koymamıştım. Dedim bir onu vereyim. Onu verdim biraz gagaladı. Sonra zor nefes almaya başladı. Korktum, hafif kursağını bastırdım derken kendine geldi. Suyu önüne getirdim; su içti, biraz daha kumu gagaladı, daldarı ve aspura saldırdı. Şişirdi kursağını. Oh dedim, bir şey olmadı. Koydum kafese. İşte ilk orada gördüm iki defa öğürme dibi bir hareket yaptı. Bir suratım asıldı; nereden çıktı bu şimdi diye. Sonra bir daha yapmadı. Bir iki adet sulu dışkıladı; suluğuna probiyotik koydum. Kana kana içti yine. Keyfi yerindeydi. Parmağıma aldım, hemen kendini temizlemeye başladı ve beni de merak etti; burnuma dokundu minik gagasıyla bu kocaman canlı da ne o la ki, diye... :m15:

O gün Duman'dan ayrı tuttum onu. İkisini birlikte açmadım. Küçüğü yanıma aldım, kaloriferin yanına. Dışkısı düzelmişti. Yine kıvrık ve yeşil yapmıştı. Tüm gün keyfi yerindeydi; Duman'ın oyun alanını şimdiden keşfe çıkmıştı. Duman'ın girmediği, keşfetmediği yerlerine gitti o cambaz ve zıpır haliyle. Akşam oldu, kafesine koydum, kursağı taş gibiydi, epey yemişti. Hafif hafif burnundan ses geliyordu; hemen onu da videoya aldım ne olur ne olmaz diye.

Biz yanında otururken kafasını tatlı tatlı arkaya koydu ve bize bakarak uyuklamaya başladı. Örttüm üstünü yine battaniye ile kafesin, kaloriferin yanındaydı; önünü açık bıraktım. Sıcacık oldu kafesin içi.

Sabah saat 9'da kalktım. Bir baktım, Çakıl en alt tünekte. Gözlerine bir şey bulaşmış gibi, kursağı bomboş. Önce anlamadım, sonra fark ettim ki kusmuş. Hemen aldığım kişi le iletişime geçtim. Tüm semptomları söyledim; dışkı fotoğraflarını gönderdim. Çektiğim videoları gönderdim. Akşamki çektiğim, burnundan ses geldiği, göğsünü şişire şişire nefes aldığı videoyu gönderdim. Sağlıklı duruyor burada, birden sabah ne oldu dedi...

Elma sirkeli su verin, ben mantarı öyle tedavi ediyorum dedi. Biraz ağzına dediği gibi elma sirkeli su damlattım. Çünkü o lıkır lıkır su içen minik kuş artık su da içmiyordu, yem de yemiyordu. Ve durumu epey kötüye gidiyordu. Kusmaya başladı; sarı ve yemli bir kusmuk attı gagasından. İnternetten baktım; enfeksiyon diyordu böyle sarı kıvamlı bir kusmuk için. Dedim ben ilaç tedavisine başlamak istiyorum; dışkısı da bozuldu birden bire. Kopkoyu, yeşil sulu dışkı yapmaya başladı. Tir titriyordu hayvan. Mikostatin aldım eczaneden. Üreticinin yönlendirmesiyle yarım suluğa dört damla damlattım; ona da veteriner hekim söylemiş. Onu içirdim önce yavruya. Sonra mama yaptım, yumurtasız. Onu verdim damlalıkla gagasını açtırarak. Ama sürekli kursağı hava doluyordu; ben de yanlardan yavaşça bastırarak havayı çıkartıp tekrar beslemeye devam ediyordum.

Baktım yüzde yetmişi doldu kursağının. Bıraktım biraz dinlensin. Epey de yıpratıyorduk çünkü elle besleyeceğiz diye. Tüyleri hep mama kalıntılarıyla doluydu. Açmıyordu gagasını, istemiyordu sanki daha yaşamak :(

Birkaç saat sonra baktım, kursağı yine boşalmış. Sulu ve koyu renk dışkılamaya devam ediyordu. İlaçlı suyu yeniden yaptım verdim miniğe. Elimde bayılır gibi oldu. Halbuki bir iki damla bile zor veriyordum. Eyvah diyordum, çok ağır geliyor. Masaya koydum yine; bir kafasını salladı, kendine geldi. Yine epey uğraşarak ve onu epey yorarak biraz besledim. Artık kendi kendine darı yemesini istiyordum. Böyle üzüyordum onu. Bir haftadır bana yumuşacık davranan bu insanlar, niçin gagama zorla bu kocaman plastik şeyi sokuyorlar diyordu muhtemelen (damlalık) :(

Onu o eski polar parçaya sardım yine, bu defa kafesi olmadan, zigon bir sehpanın üzerinde kaloriferin yanına yanaştırdım. Arada bir içinden çıkıyordu, ah diyordum kendine geliyor. Aspur uzatıyordum; yemiyordu.

İki saat geçti, akrep öğleden sonra 4'ün üzerine geldi. Biraz temiz, ilaçsız su içireyim suluktan dedim. Suluğa doğru yine kafasını okşayarak yaklaştırdım. Tam o anda kaskatı kesildi ve en korktuğum şey oldu; ellerimde melek oldu.

Daha oyuncaklarını bile yapmaya başlamamıştım. Pipetlerden, halatlardan, sokaktan bulup kuruttuğum akasya ağacından yapacağım oyuncaklar vardı ona. Çok erken gitti, daha 40 günlük bile olmamıştı belki. Dışarıyı gösterememiştim ona. Abisi Duman ile daha çok oyunlar oynayacaklardı. Peşinde koşturacaktı onun, ibiklerini çekiştirecekti, belki zorla sırtına binip daha da sinir edecekti bizim zıpır deliyi.

Doyamadım hiç Çakıl'a. :cry: Zaten nasıl doyulurdu ki böyle tatlı bir minik kuşa?

WhatsApp Image 2021-03-19 at 10.28.26.jpeg

Keşke sonun böyle olmasaydı mis kokulu küçüğüm. Keşke...
 

Zara.

Forum Sakini
Katılım
26 Haz 2020
Mesajlar
626
Çözümler
2
Konum
Azerbaycan
Merhaba,

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde küçük bir muhabbet kuşu sahiplenmiştik. Yabancı forumlarda mauve mutasyon dedikleri, leylak renkli, japon bakışlı, küçük kirpikli, akıllı mı akıllı; benim ilk görüşte tam bir survivor olacak bu dediğim minnacık bir kuştu. Küçük kağıtlar içine bu mutasyondaki kuşlara verilebilecek isimleri yazıp kura çektim. Çakıl çıktı :m9: İsimlerin arasında Bulut, Ares, Karam, Fındık vardı.


İlk geldiği gün elimde uyuttum; daha 25-28 günlüktü. Kendim evde mama yaptım; hatta tarifine de bu siteden baktım. O kadar akıllıydı ki onu beslemeye çalıştığımı anladığı için kaşıktan kendi yedi mamayı. Hatta sultan papağanım için aldığım daldarıyı da yedi afiyetle. O gece elbette ki uyuyamadım. Ona polar bir battaniyeden küçük bir parça kesmiştim. Kafesinin altına dışkıları ile teması minimum olsun diye, mısır granülü serdim, üstüne kağıt havlu, üstüne de polar parça içinde sarmaladığım bu küçük yavruyu.

Gece tekrar beslerim diye bir kalktım ki ne göreyim; bizimki çıkmış yanına koyduğum daldarıyı kemiriyor gecenin karanlığında. Nasıl sevindim o an anlatamam. :love: Tam bir survivor dedim; ya da öyle olmasını çok istedim. :cry:

Ekli dosyayı görüntüle 14410

Yine biraz mama yaptım, su içirdim, besledim. Bizimki artık epey bir daldarı ve aspur yemeye başlamıştı. O yüzden diğer günler arada ona yardım ediyor, yemlerinin olduğu kafesin zeminine götürüyor, kafasını hafif okşayıp öne yatırarak gagasını aspurların arasına sokuyordum :)

Derken bir şey dikkatimi çekti; hafif halsizdi yavrucak, kanat ve kuyruk tüylerini çekmişti. B vitamini takviyesi yaptım. Üreticisine sordum, nefes alırken zorluk yaşıyor sanki, kursağını fazla şişiriyor sanki dedim, video ve dışkısını gönderdim. Henüz çok yavru, buradayken sağlılıydı. Zamanla düzelir dedi.

Ama bizimki genellikle gözleri kapalı oturuyordu. Küçük olsa da kafesin dibinde oturmaktan sıkılmıştı ve sultan papağanım için aldığım kalın tahta tüneklerden birini kafesine taktım. Hemen çıktı yine sakince oturmaya başladı. Dedim böyle olmaz, dört tane tahta tünek sipariş ettim. Kafes büyüktü; karşılıklı olarak bir tünekten bir tüneğe zıplayacak şekilde taktım hepsini. Öyle de yaptı minik; kafes zeminindeki yemlere erişmek için merdiven gibi kullandı tünekleri. Bir de karnını doyurunca yarasa gibi zeminden tellere zıplaması vardı ki evlere şenlikti :)

Ben tabii epeydir muhabbet beslememiştim, sultan papağanından alışmışım; ağır ağır hareket eder bizimki, zıplayamaz bir tünekten diğer tüneğe. O yüzden tüneklerin ucu birbirine değip geçmesini kolaylaştıracak şekilde takmıştım sultanın kafesindeki tünekleri ya :m4:

Ne diyordum; küçük olan halsizdi sürekli. Hareketlensin, canlansın diye sultan ile küçüğü tanıştırmak için kafeslerini yan yana koyuyordum falan derken bir gün cesaret ettim, Duman'ı (sultan papağınımız) Çakıl dışarıdayken kafesten çıkardım. Uzun bir L koltuğumuz var salonda, küçük onun üstünde duruyordu. Duman da geldi hemen. O sultanlara özgü ilk seferki temkinli haliyle ibiğini dike dike yaklaştı; kuyruğuna dokundu, ayağına dokundu. Ben tabii hemen yanı başlarında, elim havada, her an bir şey olursa diye yavruyu almak ya da Duman ile aralarına set çekmek için oradaydım. Ama hiç de korktuğum gibi olmadı. Çok çabuk alıştılar birbirlerine. Küçük Çakıl bana gerek duymuyordu hiç. Duman ayağına ya da kuyruğuna hamle yaparsa hemen derinden bir ciiik sesiyle karşılık veriyor onu durduruyordu.

Duman'a "Hayır" komutunu öğretmiştik. Ona ne zaman yapma dediğimizi bilirdi. Duman'a hayır diye diye bu defa küçük olan Duman'ın peşinde koşturmaya başlamıştı. Yerde halının üstünde bir koşturmacaları vardı ki kahkaha krizine girdim. Evde hiç böyle iki kuşum olmamıştı. O an benden mutlusu yoktu.

Ekli dosyayı görüntüle 14407
Ekli dosyayı görüntüle 14408


Ertesi gün Çakıl'ın iştahı kesildi. Sabah kursağını kontrol ettiğimde her zamanki gibi dolu olmadığını gördüm. Hemen onu yine mutfak masama götürdüm, bir hemşire edasıyla malzemelerimi masaya sıraladım; başladım onu yemeye teşvik etmeye. Hiçbir şey yemek istemedi. Dışkısı düzgündü, kıvrık, canlı bir yeşil, beyaz olan kısmı olması gerektiği renkte vesaire.

Elimde grit kuş kumum vardı; daha yavrunun kafese koymamıştım. Dedim bir onu vereyim. Onu verdim biraz gagaladı. Sonra zor nefes almaya başladı. Korktum, hafif kursağını bastırdım derken kendine geldi. Suyu önüne getirdim; su içti, biraz daha kumu gagaladı, daldarı ve aspura saldırdı. Şişirdi kursağını. Oh dedim, bir şey olmadı. Koydum kafese. İşte ilk orada gördüm iki defa öğürme dibi bir hareket yaptı. Bir suratım asıldı; nereden çıktı bu şimdi diye. Sonra bir daha yapmadı. Bir iki adet sulu dışkıladı; suluğuna probiyotik koydum. Kana kana içti yine. Keyfi yerindeydi. Parmağıma aldım, hemen kendini temizlemeye başladı ve beni de merak etti; burnuma dokundu minik gagasıyla bu kocaman canlı da ne o la ki, diye... :m15:

O gün Duman'dan ayrı tuttum onu. İkisini birlikte açmadım. Küçüğü yanıma aldım, kaloriferin yanına. Dışkısı düzelmişti. Yine kıvrık ve yeşil yapmıştı. Tüm gün keyfi yerindeydi; Duman'ın oyun alanını şimdiden keşfe çıkmıştı. Duman'ın girmediği, keşfetmediği yerlerine gitti o cambaz ve zıpır haliyle. Akşam oldu, kafesine koydum, kursağı taş gibiydi, epey yemişti. Hafif hafif burnundan ses geliyordu; hemen onu da videoya aldım ne olur ne olmaz diye.

Biz yanında otururken kafasını tatlı tatlı arkaya koydu ve bize bakarak uyuklamaya başladı. Örttüm üstünü yine battaniye ile kafesin, kaloriferin yanındaydı; önünü açık bıraktım. Sıcacık oldu kafesin içi.

Sabah saat 9'da kalktım. Bir baktım, Çakıl en alt tünekte. Gözlerine bir şey bulaşmış gibi, kursağı bomboş. Önce anlamadım, sonra fark ettim ki kusmuş. Hemen aldığım kişi le iletişime geçtim. Tüm semptomları söyledim; dışkı fotoğraflarını gönderdim. Çektiğim videoları gönderdim. Akşamki çektiğim, burnundan ses geldiği, göğsünü şişire şişire nefes aldığı videoyu gönderdim. Sağlıklı duruyor burada, birden sabah ne oldu dedi...

Elma sirkeli su verin, ben mantarı öyle tedavi ediyorum dedi. Biraz ağzına dediği gibi elma sirkeli su damlattım. Çünkü o lıkır lıkır su içen minik kuş artık su da içmiyordu, yem de yemiyordu. Ve durumu epey kötüye gidiyordu. Kusmaya başladı; sarı ve yemli bir kusmuk attı gagasından. İnternetten baktım; enfeksiyon diyordu böyle sarı kıvamlı bir kusmuk için. Dedim ben ilaç tedavisine başlamak istiyorum; dışkısı da bozuldu birden bire. Kopkoyu, yeşil sulu dışkı yapmaya başladı. Tir titriyordu hayvan. Mikostatin aldım eczaneden. Üreticinin yönlendirmesiyle yarım suluğa dört damla damlattım; ona da veteriner hekim söylemiş. Onu içirdim önce yavruya. Sonra mama yaptım, yumurtasız. Onu verdim damlalıkla gagasını açtırarak. Ama sürekli kursağı hava doluyordu; ben de yanlardan yavaşça bastırarak havayı çıkartıp tekrar beslemeye devam ediyordum.

Baktım yüzde yetmişi doldu kursağının. Bıraktım biraz dinlensin. Epey de yıpratıyorduk çünkü elle besleyeceğiz diye. Tüyleri hep mama kalıntılarıyla doluydu. Açmıyordu gagasını, istemiyordu sanki daha yaşamak :(

Birkaç saat sonra baktım, kursağı yine boşalmış. Sulu ve koyu renk dışkılamaya devam ediyordu. İlaçlı suyu yeniden yaptım verdim miniğe. Elimde bayılır gibi oldu. Halbuki bir iki damla bile zor veriyordum. Eyvah diyordum, çok ağır geliyor. Masaya koydum yine; bir kafasını salladı, kendine geldi. Yine epey uğraşarak ve onu epey yorarak biraz besledim. Artık kendi kendine darı yemesini istiyordum. Böyle üzüyordum onu. Bir haftadır bana yumuşacık davranan bu insanlar, niçin gagama zorla bu kocaman plastik şeyi sokuyorlar diyordu muhtemelen (damlalık) :(

Onu o eski polar parçaya sardım yine, bu defa kafesi olmadan, zigon bir sehpanın üzerinde kaloriferin yanına yanaştırdım. Arada bir içinden çıkıyordu, ah diyordum kendine geliyor. Aspur uzatıyordum; yemiyordu.

İki saat geçti, akrep öğleden sonra 4'ün üzerine geldi. Biraz temiz, ilaçsız su içireyim suluktan dedim. Suluğa doğru yine kafasını okşayarak yaklaştırdım. Tam o anda kaskatı kesildi ve en korktuğum şey oldu; ellerimde melek oldu.

Daha oyuncaklarını bile yapmaya başlamamıştım. Pipetlerden, halatlardan, sokaktan bulup kuruttuğum akasya ağacından yapacağım oyuncaklar vardı ona. Çok erken gitti, daha 40 günlük bile olmamıştı belki. Dışarıyı gösterememiştim ona. Abisi Duman ile daha çok oyunlar oynayacaklardı. Peşinde koşturacaktı onun, ibiklerini çekiştirecekti, belki zorla sırtına binip daha da sinir edecekti bizim zıpır deliyi.

Doyamadım hiç Çakıl'a. :cry: Zaten nasıl doyulurdu ki böyle tatlı bir minik kuşa?

Ekli dosyayı görüntüle 14409

Keşke sonun böyle olmasaydı mis kokulu küçüğüm. Keşke...
Çok üzüldüm kayıbınız için pekte sevimli bi yavruydu geçenlerde yalnış hatırlamıyorsam konu açmıştınız resmine bakınca hatırladım :(
 

Taha Aktaş 

Yönetici
Moderatör
Katılım
11 Ara 2020
Mesajlar
2,312
Çözümler
56
Konum
Bolu
Gerçekten çok çok üzüldüm kaybınız için.:cry: Çakıl çok güzel bir kuşmuş gerçekten. Aklıma gelenleri özelden ilettiğim için şuan yazacak pek bir şey bulamıyorum. Umarım Duman'la birlikte uzun ömürler beraber yaşarsınız.:giggle:
 

Tarçın&Duman

iyikus.com Üyesi
Katılım
26 Şub 2021
Mesajlar
98
Konum
Eskişehir
Çok üzüldüm kayıbınız için pekte sevimli bi yavruydu geçenlerde yalnış hatırlamıyorsam konu açmıştınız resmine bakınca hatırladım :(

Evet daha önce açmıştım, sultan papağınımın davranışı ile ilgiliydi. Bu yavrunun da fotoğrafını koymuştum. Bu kadar tatlı olunca paylaşmak istiyor insan.
Teşekkür ederim mesajınız için.
 

Tarçın&Duman

iyikus.com Üyesi
Katılım
26 Şub 2021
Mesajlar
98
Konum
Eskişehir
Gerçekten çok çok üzüldüm kaybınız için.:cry: Çakıl çok güzel bir kuşmuş gerçekten. Aklıma gelenleri özelden ilettiğim için şuan yazacak pek bir şey bulamıyorum. Umarım Duman'la birlikte uzun ömürler beraber yaşarsınız.:giggle:

Bir de akıllıydı ki, Duman'ın kafesini elinden alacak kadar hem de. İnşallah, dün hiç yanına gidemedim onun da bir hastalık varsa elimden bulaşmasın diye. Bugün epey tripliydi, gönlünü aldık. Küçüğün bulunduğu odayı tam bir dezenfekte etmeden de açmak istemedim.
Teşekkürler güzel dilekleriniz için... :)
 

Tarçın&Duman

iyikus.com Üyesi
Katılım
26 Şub 2021
Mesajlar
98
Konum
Eskişehir
Üzücü bir durum :( Umarım sahipleneceğiniz yeni yavrucak daha uzun soluklu bir yaşam geçirir.

İnşallah. Normalde çok dikkatli seçerdim alacağım yavruyu ama bilemedim noldu bu sefer. İlk defa bu kadar küçük bir yavru bakmıyorum zaten, bazen ne kadar sakınsanız da kader ağlarını örüyor...
 

Muratsani 

Yönetici
Moderatör
Katılım
17 Ağu 2020
Mesajlar
2,327
Çözümler
27
Konum
İstanbul
Paylaşımınız için teşekkürler. Hüzünlü bir hikaye doğrusu, üzgünüm...

Yavrunuz biraz küçük geldi bana. Açıkçası, yem kırdığını görsem dahi en az 35 günlük olmalarını bekliyorum genelde, sahiplendirme yaparken. Tam olarak farkındalığının gelişmesi mühim benim için.

Bu sebeple, eğer tekrar yavru sahiplenmeyi düşünürseniz, nacizane önerim biraz daha büyük olması yönünde olur.
 

Tarçın&Duman

iyikus.com Üyesi
Katılım
26 Şub 2021
Mesajlar
98
Konum
Eskişehir
Paylaşımınız için teşekkürler. Hüzünlü bir hikaye doğrusu, üzgünüm...

Yavrunuz biraz küçük geldi bana. Açıkçası, yem kırdığını görsem dahi en az 35 günlük olmalarını bekliyorum genelde, sahiplendirme yaparken. Tam olarak farkındalığının gelişmesi mühim benim için.

Bu sebeple, eğer tekrar yavru sahiplenmeyi düşünürseniz, nacizane önerim biraz daha büyük olması yönünde olur.

Aynen bir daha aynı riski almayacağım. Daha önce aynı şekilde küçük bir yavru bakmışlığım vardı ve onunla kurduğum bağı uzun süredir başka bir hayvanla kuramadım. O yüzden aslında gerekirse beslerim diye küçük aldım, yem kırabildiğini görünce de çok sevinmiştim, ama sanırım hayvanda bir enfeksiyon vardı ve çok küçük olduğu için benimle geçirdiği 10 günlük sürede bir şeyler bu enfeksiyonu tetikledi ve melek oldu. Biraz daha dayanabilseydi keşke de tedavi yapabilseydim demekten başka bir şeyim yok maalesef.

Sağ olun mesajınız için de ☺️
 

GülşahKandemir

Forum Sakini
Katılım
12 Haz 2019
Mesajlar
556
Yaş
24
Konum
İzmir
Merhaba,

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde küçük bir muhabbet kuşu sahiplenmiştik. Yabancı forumlarda mauve mutasyon dedikleri, leylak renkli, japon bakışlı, küçük kirpikli, akıllı mı akıllı; benim ilk görüşte tam bir survivor olacak bu dediğim minnacık bir kuştu. Küçük kağıtlar içine bu mutasyondaki kuşlara verilebilecek isimleri yazıp kura çektim. Çakıl çıktı :m9: İsimlerin arasında Bulut, Ares, Karam, Fındık vardı.


İlk geldiği gün elimde uyuttum; daha 25-28 günlüktü. Kendim evde mama yaptım; hatta tarifine de bu siteden baktım. O kadar akıllıydı ki onu beslemeye çalıştığımı anladığı için kaşıktan kendi yedi mamayı. Hatta sultan papağanım için aldığım daldarıyı da yedi afiyetle. O gece elbette ki uyuyamadım. Ona polar bir battaniyeden küçük bir parça kesmiştim. Kafesinin altına dışkıları ile teması minimum olsun diye, mısır granülü serdim, üstüne kağıt havlu, üstüne de polar parça içinde sarmaladığım bu küçük yavruyu.

Gece tekrar beslerim diye bir kalktım ki ne göreyim; bizimki çıkmış yanına koyduğum daldarıyı kemiriyor gecenin karanlığında. Nasıl sevindim o an anlatamam. :love: Tam bir survivor dedim; ya da öyle olmasını çok istedim. :cry:

Ekli dosyayı görüntüle 14410

Yine biraz mama yaptım, su içirdim, besledim. Bizimki artık epey bir daldarı ve aspur yemeye başlamıştı. O yüzden diğer günler arada ona yardım ediyor, yemlerinin olduğu kafesin zeminine götürüyor, kafasını hafif okşayıp öne yatırarak gagasını aspurların arasına sokuyordum :)

Derken bir şey dikkatimi çekti; hafif halsizdi yavrucak, kanat ve kuyruk tüylerini çekmişti. B vitamini takviyesi yaptım. Üreticisine sordum, nefes alırken zorluk yaşıyor sanki, kursağını fazla şişiriyor sanki dedim, video ve dışkısını gönderdim. Henüz çok yavru, buradayken sağlılıydı. Zamanla düzelir dedi.

Ama bizimki genellikle gözleri kapalı oturuyordu. Küçük olsa da kafesin dibinde oturmaktan sıkılmıştı ve sultan papağanım için aldığım kalın tahta tüneklerden birini kafesine taktım. Hemen çıktı yine sakince oturmaya başladı. Dedim böyle olmaz, dört tane tahta tünek sipariş ettim. Kafes büyüktü; karşılıklı olarak bir tünekten bir tüneğe zıplayacak şekilde taktım hepsini. Öyle de yaptı minik; kafes zeminindeki yemlere erişmek için merdiven gibi kullandı tünekleri. Bir de karnını doyurunca yarasa gibi zeminden tellere zıplaması vardı ki evlere şenlikti :)

Ben tabii epeydir muhabbet beslememiştim, sultan papağanından alışmışım; ağır ağır hareket eder bizimki, zıplayamaz bir tünekten diğer tüneğe. O yüzden tüneklerin ucu birbirine değip geçmesini kolaylaştıracak şekilde takmıştım sultanın kafesindeki tünekleri ya :m4:

Ne diyordum; küçük olan halsizdi sürekli. Hareketlensin, canlansın diye sultan ile küçüğü tanıştırmak için kafeslerini yan yana koyuyordum falan derken bir gün cesaret ettim, Duman'ı (sultan papağınımız) Çakıl dışarıdayken kafesten çıkardım. Uzun bir L koltuğumuz var salonda, küçük onun üstünde duruyordu. Duman da geldi hemen. O sultanlara özgü ilk seferki temkinli haliyle ibiğini dike dike yaklaştı; kuyruğuna dokundu, ayağına dokundu. Ben tabii hemen yanı başlarında, elim havada, her an bir şey olursa diye yavruyu almak ya da Duman ile aralarına set çekmek için oradaydım. Ama hiç de korktuğum gibi olmadı. Çok çabuk alıştılar birbirlerine. Küçük Çakıl bana gerek duymuyordu hiç. Duman ayağına ya da kuyruğuna hamle yaparsa hemen derinden bir ciiik sesiyle karşılık veriyor onu durduruyordu.

Duman'a "Hayır" komutunu öğretmiştik. Ona ne zaman yapma dediğimizi bilirdi. Duman'a hayır diye diye bu defa küçük olan Duman'ın peşinde koşturmaya başlamıştı. Yerde halının üstünde bir koşturmacaları vardı ki kahkaha krizine girdim. Evde hiç böyle iki kuşum olmamıştı. O an benden mutlusu yoktu.

Ekli dosyayı görüntüle 14407
Ekli dosyayı görüntüle 14408


Ertesi gün Çakıl'ın iştahı kesildi. Sabah kursağını kontrol ettiğimde her zamanki gibi dolu olmadığını gördüm. Hemen onu yine mutfak masama götürdüm, bir hemşire edasıyla malzemelerimi masaya sıraladım; başladım onu yemeye teşvik etmeye. Hiçbir şey yemek istemedi. Dışkısı düzgündü, kıvrık, canlı bir yeşil, beyaz olan kısmı olması gerektiği renkte vesaire.

Elimde grit kuş kumum vardı; daha yavrunun kafese koymamıştım. Dedim bir onu vereyim. Onu verdim biraz gagaladı. Sonra zor nefes almaya başladı. Korktum, hafif kursağını bastırdım derken kendine geldi. Suyu önüne getirdim; su içti, biraz daha kumu gagaladı, daldarı ve aspura saldırdı. Şişirdi kursağını. Oh dedim, bir şey olmadı. Koydum kafese. İşte ilk orada gördüm iki defa öğürme dibi bir hareket yaptı. Bir suratım asıldı; nereden çıktı bu şimdi diye. Sonra bir daha yapmadı. Bir iki adet sulu dışkıladı; suluğuna probiyotik koydum. Kana kana içti yine. Keyfi yerindeydi. Parmağıma aldım, hemen kendini temizlemeye başladı ve beni de merak etti; burnuma dokundu minik gagasıyla bu kocaman canlı da ne o la ki, diye... :m15:

O gün Duman'dan ayrı tuttum onu. İkisini birlikte açmadım. Küçüğü yanıma aldım, kaloriferin yanına. Dışkısı düzelmişti. Yine kıvrık ve yeşil yapmıştı. Tüm gün keyfi yerindeydi; Duman'ın oyun alanını şimdiden keşfe çıkmıştı. Duman'ın girmediği, keşfetmediği yerlerine gitti o cambaz ve zıpır haliyle. Akşam oldu, kafesine koydum, kursağı taş gibiydi, epey yemişti. Hafif hafif burnundan ses geliyordu; hemen onu da videoya aldım ne olur ne olmaz diye.

Biz yanında otururken kafasını tatlı tatlı arkaya koydu ve bize bakarak uyuklamaya başladı. Örttüm üstünü yine battaniye ile kafesin, kaloriferin yanındaydı; önünü açık bıraktım. Sıcacık oldu kafesin içi.

Sabah saat 9'da kalktım. Bir baktım, Çakıl en alt tünekte. Gözlerine bir şey bulaşmış gibi, kursağı bomboş. Önce anlamadım, sonra fark ettim ki kusmuş. Hemen aldığım kişi le iletişime geçtim. Tüm semptomları söyledim; dışkı fotoğraflarını gönderdim. Çektiğim videoları gönderdim. Akşamki çektiğim, burnundan ses geldiği, göğsünü şişire şişire nefes aldığı videoyu gönderdim. Sağlıklı duruyor burada, birden sabah ne oldu dedi...

Elma sirkeli su verin, ben mantarı öyle tedavi ediyorum dedi. Biraz ağzına dediği gibi elma sirkeli su damlattım. Çünkü o lıkır lıkır su içen minik kuş artık su da içmiyordu, yem de yemiyordu. Ve durumu epey kötüye gidiyordu. Kusmaya başladı; sarı ve yemli bir kusmuk attı gagasından. İnternetten baktım; enfeksiyon diyordu böyle sarı kıvamlı bir kusmuk için. Dedim ben ilaç tedavisine başlamak istiyorum; dışkısı da bozuldu birden bire. Kopkoyu, yeşil sulu dışkı yapmaya başladı. Tir titriyordu hayvan. Mikostatin aldım eczaneden. Üreticinin yönlendirmesiyle yarım suluğa dört damla damlattım; ona da veteriner hekim söylemiş. Onu içirdim önce yavruya. Sonra mama yaptım, yumurtasız. Onu verdim damlalıkla gagasını açtırarak. Ama sürekli kursağı hava doluyordu; ben de yanlardan yavaşça bastırarak havayı çıkartıp tekrar beslemeye devam ediyordum.

Baktım yüzde yetmişi doldu kursağının. Bıraktım biraz dinlensin. Epey de yıpratıyorduk çünkü elle besleyeceğiz diye. Tüyleri hep mama kalıntılarıyla doluydu. Açmıyordu gagasını, istemiyordu sanki daha yaşamak :(

Birkaç saat sonra baktım, kursağı yine boşalmış. Sulu ve koyu renk dışkılamaya devam ediyordu. İlaçlı suyu yeniden yaptım verdim miniğe. Elimde bayılır gibi oldu. Halbuki bir iki damla bile zor veriyordum. Eyvah diyordum, çok ağır geliyor. Masaya koydum yine; bir kafasını salladı, kendine geldi. Yine epey uğraşarak ve onu epey yorarak biraz besledim. Artık kendi kendine darı yemesini istiyordum. Böyle üzüyordum onu. Bir haftadır bana yumuşacık davranan bu insanlar, niçin gagama zorla bu kocaman plastik şeyi sokuyorlar diyordu muhtemelen (damlalık) :(

Onu o eski polar parçaya sardım yine, bu defa kafesi olmadan, zigon bir sehpanın üzerinde kaloriferin yanına yanaştırdım. Arada bir içinden çıkıyordu, ah diyordum kendine geliyor. Aspur uzatıyordum; yemiyordu.

İki saat geçti, akrep öğleden sonra 4'ün üzerine geldi. Biraz temiz, ilaçsız su içireyim suluktan dedim. Suluğa doğru yine kafasını okşayarak yaklaştırdım. Tam o anda kaskatı kesildi ve en korktuğum şey oldu; ellerimde melek oldu.

Daha oyuncaklarını bile yapmaya başlamamıştım. Pipetlerden, halatlardan, sokaktan bulup kuruttuğum akasya ağacından yapacağım oyuncaklar vardı ona. Çok erken gitti, daha 40 günlük bile olmamıştı belki. Dışarıyı gösterememiştim ona. Abisi Duman ile daha çok oyunlar oynayacaklardı. Peşinde koşturacaktı onun, ibiklerini çekiştirecekti, belki zorla sırtına binip daha da sinir edecekti bizim zıpır deliyi.

Doyamadım hiç Çakıl'a. :cry: Zaten nasıl doyulurdu ki böyle tatlı bir minik kuşa?

Ekli dosyayı görüntüle 14409

Keşke sonun böyle olmasaydı mis kokulu küçüğüm. Keşke...
Okurken ağlayarak okudum ve aklıma en son ellerimde ölen güzel kızım geldi. Benim meleğimde gece kursağında ki her şeyi gece kuşmuştu sabah onu öyle buldum ve direk veterinere götürdük üşütmüş dedi çok halsizdi hareket etmiyordu şırıngayla mama verdi ilaç verdi eve geldikten bir saat sonra ellerimde öldü. O çaresizliği, üzüntüyü çok iyi bilirim iki meleğimi ard arda kaybettim birde. Gerçekten çok üzgünüm. Başınız sağ olsun. Melek oldu onlar artık. Elimizden gelen hiç bir şey yok. Keşke dertlerini sıkıntılarını anlatabilselerde acı çekmelerine ya da mutsuz olmalarına engel olsak.
 

Tarçın&Duman

iyikus.com Üyesi
Katılım
26 Şub 2021
Mesajlar
98
Konum
Eskişehir
Okurken ağlayarak okudum ve aklıma en son ellerimde ölen güzel kızım geldi. Benim meleğimde gece kursağında ki her şeyi gece kuşmuştu sabah onu öyle buldum ve direk veterinere götürdük üşütmüş dedi çok halsizdi hareket etmiyordu şırıngayla mama verdi ilaç verdi eve geldikten bir saat sonra ellerimde öldü. O çaresizliği, üzüntüyü çok iyi bilirim iki meleğimi ard arda kaybettim birde. Gerçekten çok üzgünüm. Başınız sağ olsun. Melek oldu onlar artık. Elimizden gelen hiç bir şey yok. Keşke dertlerini sıkıntılarını anlatabilselerde acı çekmelerine ya da mutsuz olmalarına engel olsak.
Başınız sağ olsun sizin de. Keşke gerçekten veterinerlerin iyi yapabileceğine tekrar inanabilsem de iyileştirebilsem öyle. Bazen gerçekten onların da elinden bir şey gelmiyor ama bazen de yanlış ilaç kullanabiliyorlar ya da dışkı analizi ya da daha bilinçli bir değerlendirme yapmadan direkt müdahalede bulunuyorlar. Zamanında çok kapılarından döndüğüm oldu biz kuştan anlamıyoruz dedikleri için. 9,5 yıl yaşayan kuşum için yaşadığı kadar yaşamış dedi bir tanesi mesela. Kuş son bir yılında boyun felcindeydi. B vitamini kullanın bile demedi.
Keza, nefes sorunu olan bir kuşum vardı kendim tedavi ettim bir şeyi yok, arada yaparlar dedi.
Maalesef o kadar küçükler ki çoğunlukla elimizden bir şey gelmiyor ve bu da kahrediyor :cry:
 

GülşahKandemir

Forum Sakini
Katılım
12 Haz 2019
Mesajlar
556
Yaş
24
Konum
İzmir
Başınız sağ olsun sizin de. Keşke gerçekten veterinerlerin iyi yapabileceğine tekrar inanabilsem de iyileştirebilsem öyle. Bazen gerçekten onların da elinden bir şey gelmiyor ama bazen de yanlış ilaç kullanabiliyorlar ya da dışkı analizi ya da daha bilinçli bir değerlendirme yapmadan direkt müdahalede bulunuyorlar. Zamanında çok kapılarından döndüğüm oldu biz kuştan anlamıyoruz dedikleri için. 9,5 yıl yaşayan kuşum için yaşadığı kadar yaşamış dedi bir tanesi mesela. Kuş son bir yılında boyun felcindeydi. B vitamini kullanın bile demedi.
Keza, nefes sorunu olan bir kuşum vardı kendim tedavi ettim bir şeyi yok, arada yaparlar dedi.
Maalesef o kadar küçükler ki çoğunlukla elimizden bir şey gelmiyor ve bu da kahrediyor :cry:
Mavişimi İzmirde en iyi olan veterinere götürdüm hani hayvanı iyileştirebilirler diye götürdüğümde kanatları düşmüş ve nefes almakta zorluk çekmesine rağmen yoğun bakım ünitesine alınmadı. Onun yerine yok vitamin takviyesi yok güçlendirici yok ilaç yok röntgen falan derken bin lirayı geçen bi miktar ödedik. O kadar yüksek Bi miktarı verecek paramız yoktu sağolsun Bi arkadaşımız borç olarak yolladı bize çok çaresizdik. Sadece ilaçları almak istedik ama diğerlerini de almamızın kuşumuza çok faydalı olacağını söylediler. Mecbur kaldık çünkü maviş ölüyordu. E sonunda noldu bir hafta sonra öldü hayvan ellerimde.Hiç bir şeyin garantisi yok gerçekten dediğiniz gibi bazen veterinere götürmek bile fayda etmiyor. Üzücü bir durum.
 

neanderthalensis 

Yönetici
Moderatör
Katılım
9 Kas 2020
Mesajlar
4,008
Çözümler
36
Konum
İzmir
Mavişimi İzmirde en iyi olan veterinere götürdüm hani hayvanı iyileştirebilirler diye götürdüğümde kanatları düşmüş ve nefes almakta zorluk çekmesine rağmen yoğun bakım ünitesine alınmadı. Onun yerine yok vitamin takviyesi yok güçlendirici yok ilaç yok röntgen falan derken bin lirayı geçen bi miktar ödedik. O kadar yüksek Bi miktarı verecek paramız yoktu sağolsun Bi arkadaşımız borç olarak yolladı bize çok çaresizdik. Sadece ilaçları almak istedik ama diğerlerini de almamızın kuşumuza çok faydalı olacağını söylediler. Mecbur kaldık çünkü maviş ölüyordu. E sonunda noldu bir hafta sonra öldü hayvan ellerimde.Hiç bir şeyin garantisi yok gerçekten dediğiniz gibi bazen veterinere götürmek bile fayda etmiyor. Üzücü bir durum.

özellikle antibiyotik ihtiyacınız olursa bulamazsanız çekinmeden bana yazabilirsiniz izmir'deyim .(ücretsiz tabi ki)
 

neanderthalensis 

Yönetici
Moderatör
Katılım
9 Kas 2020
Mesajlar
4,008
Çözümler
36
Konum
İzmir
Harika bir insansınız. Umarım hiç böyle bir şeye gerek olmaz. Teşekkürler yine de :)

rica ederim ne demek, umarım lazım olmaz

ama olursa, bendeki mix antibiyotikler o bahsettiğiniz hekimin sattığı ve her ortamda ballandırarak yazdığı ve formülünü "sır gibi" sakladığı ithal mix antibiyotiklerden kötü değildir.
 

GülşahKandemir

Forum Sakini
Katılım
12 Haz 2019
Mesajlar
556
Yaş
24
Konum
İzmir
rica ederim ne demek, umarım lazım olmaz

ama olursa, bendeki mix antibiyotikler o bahsettiğiniz hekimin sattığı ve her ortamda ballandırarak yazdığı ve formülünü "sır gibi" sakladığı ithal mix antibiyotiklerden kötü değildir.
Sanırım siz anladınız kimden bahsettiğimi :) bulamadığım bir ilaç olursa direk size ulaşacağım peki.
 

Tarçın&Duman

iyikus.com Üyesi
Katılım
26 Şub 2021
Mesajlar
98
Konum
Eskişehir
Mavişimi İzmirde en iyi olan veterinere götürdüm hani hayvanı iyileştirebilirler diye götürdüğümde kanatları düşmüş ve nefes almakta zorluk çekmesine rağmen yoğun bakım ünitesine alınmadı. Onun yerine yok vitamin takviyesi yok güçlendirici yok ilaç yok röntgen falan derken bin lirayı geçen bi miktar ödedik. O kadar yüksek Bi miktarı verecek paramız yoktu sağolsun Bi arkadaşımız borç olarak yolladı bize çok çaresizdik. Sadece ilaçları almak istedik ama diğerlerini de almamızın kuşumuza çok faydalı olacağını söylediler. Mecbur kaldık çünkü maviş ölüyordu. E sonunda noldu bir hafta sonra öldü hayvan ellerimde.Hiç bir şeyin garantisi yok gerçekten dediğiniz gibi bazen veterinere götürmek bile fayda etmiyor. Üzücü bir durum.

Yazık yahu. Nasıl vicdan var bu insanlarda. Hiç çaresiz kalmamışlar belli. Çok sinirlendim şu an. Sanırım ben de anladım hangi veteriner olduğunu. Zaten ortada birkaç veteriner ismi dönüyor çoğunlukla.

Yanlış anlaşılmasın, kediyi köpeği de çok severim; ikisini de bakmışlığım vardır, kedilerimin ikisi de sokak kedisiydi, birini barınaktan almıştım. Ama bu yaptıklarını kedilere köpeklere yapmıyorlar ya. Çok ayıp ya. Sanırım yurt dışına bir koşu gidip avian veteriner bulup götürsek daha iyi olacak. En azından hayvanlara ayaklı para basma muamelesi yapılmaz ve belki tedavi edilir.
Gerçekten eğer herhangi bir hayvanım bu tür davrananların elinde ölse ne yapardım bilemiyorum...
 
Üst