Ben Hatice Kübra. 13 Ocak'ı çok severim. Benim doğum günümdür. Aslında bu sevgi, sadece doğum günüm olduğu için
kaynaklanmıyor. Ben ilk evcil hayvanımla o günün ertesi tanıştım. Doğum günü hediyesi olarak alınan bu evcil hayvanım, biri sarı öteki kırmızı iki japon balığından ibaretti. Onları çok sevmiştim. Güzel bir akvaryuma yerleştirdik. Akvaryum filtresini taktık, herşeylerini hazırladık. Altlarına da renkli kum koyduk. Koymaz olaydık. Çünkü o renkli kum nedeniyle balıklarım hastalandı. Kırmızı olan geldiğinden beri hiç yem yemiyordu. Yine de nasıl yaşıyordu anlamamıştık. Sarı olan ise kırmızının tersine, inanılmaz oburdu. En sonunda kırmızı balığım ters dönerek yüzmeye başladı.
Balıkların hastalığını anlayamadığımızdan, götürüp anlayan bir pet shopa verdik. Sağ olsun, tedavi ediyorlardı. Onları her gün ziyarete gidiyorduk. Halen iyileşmemişlerdi. Bir gün kırmızı balığımın öldüğünü haber aldım. Sarı da hastaydı. Çok üzüldüm. O günün tarihini bile unutmam. 23 Ocak 2023. Aynı gün balıklarımın ardından muhabbet kuşu beslemeye karar verdik ve pet shoptan iki muhabbet kuşu aldık. Resimdekiler muhabbet kuşlarım. İlk aldığımız gün çekmiştim. Burada henüz 2,5-3 aylıklardı. Soldaki dişi, sağdaki erkek diye almıştık. Bundan 2 ay sonra ikisinin de dişi olduğunu öğrendik
Sonrasında bu işi iyice büyüttük. Mesela plastik tüneğin zararlı olduğunu öğrenince hem tahta tünek hem de birtakım oyuncaklar aldık. Salıncak, köprü, dal darı, mineral blok, gaga taşı, büyük kafes... Derken en sonunda hobimiz bu halini aldı. Rengi koyu mavi olan Menekşe isimli kuşumuz çok uysal ve cana yakınken, Maviş çok ürkekti. Buna rağmen ikisi de kendine dokunduruyordu. Sevebiliyordum. Sonra büyüdükçe Maviş bizden iyice uzaklaştı, korkusu arttı. Menekşe de uysal olmasına rağmen zaman zaman o da Maviş gibi davranabiliyor Biz de olacak o kadar diyoruz. Alışmaları için her gün kafesten salıyoruz. Ancak üç gün önce Maviş kötü bir kaza geçirdi. Dedim ya, çok çok ürkek bir hayvandır. Kendinden bile korkar Durup dururken irkilir, titreyerek sıçrar. En ufak bir sese tahammülü yoktur.
Yine saldığımız bir gün, yani üç gün kadar önceydi. İkisi salar salmaz gidip gardrobun üstündeki kitaplara konarlar. Onların sabit yeridir orası. Hep oradadırlar. Ara sıra uçup oraya geri konarlar. Neyse, ikisi dolabın üstünde bir kenarda uyuklarken Maviş durduk yere hızla kanat çırptı, uçtu uçtu ve...Aynı hızla kendini dolabın dayalı olduğu duvara çarptı. Sonra da yine hızla aşağı düşüp çırpınarak yere sürüklendi. Hemen oraya koştuk. Çok korkmuştuk. Hatta öldü sanmıştık. Bir süre kaskatı kesilip baygın kaldı. Sonra ayıldığında hiçbir şeyi yokmuş gibi davranmaya başladı. Üzerine yavaşça örtü örtüp yakalayarak kafese koyduk. Halbuki sakin olsa hiç bunlar olmayacaktı. Oysa Menekşe Maviş gibi değildi. Maşallah o çok akıllıydı. Kafesin önüne konar, kapıyı açmamızı bekler, açar açmaz da hop içeri atlardı. Maviş ise bırak kafese girmeyi, uçmayı bile bilmiyormuş gibiydi. Bakalım onu ne zaman eğitebileceğiz?
Yazıyı buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. İnşallah Maviş hanım alışmayı kabul ederse buraya not edeceğim Bu notu birkaç yıldan önce yazabileceğimi düşünmüyorum. Yıllar sürse de alışmayacak gibi. Bakalım, bekleyip göreceğiz İnşallah.