Benim kuş sevgim ilkokuldan geliyor. O zamanlar herşey çok temiz ve saftı , hiçbir dert yoktu. İşte ilkokul 1 de , birgün evdeydim, hiç oturmadığım tekli koltukların birisine oturdum ve etrafı izledim , karşımda da evimizin balkonuna bakan bir pencere vardı. Anannem içerisi hava alsın diye pencereyi açmıştı, pencereden balkona bakarken çamaşır askılığında bir muhabbet kuşu gördüm. O bana bakıyor , ben ona bakıyordum , beni sevmiş olmalı ki bir anda içeri daldı ve evin içinde uçmaya başladı . Bende çok korktum çünkü yaşım küçüktü ve hiç kuşumuz olmamıştı ( bir ara kuşumuz olmuştu ama kafes yere düşmüştü ve dışarı çıkıp kaçmıştı). Evde çığlık atıp annem, babamı , annannemi çağırdım ve hemen içeri girdiler. (büyük ihtimalle odada tekdim , herkes başka odaya dağılmış olabilir.) Sonra kuşu yakaladık ve birşey yaptık ama tam hatırlamıyorum, bir kutuya fln koymuşuzdur yada hala odadadır. Sonra isim bulmaya çalıştık ve adını maviş koyduk. Sonra işte eski kuştan kalan kafesi temizliyip ona koymuştuk mavişi. Ben çok korkmuştum ve o bana her yaklaştığında kaçıyordum ama sonradan babam bana gagasından öpmeyi göstermişti ve çok iyi anlaşmaya başlamıştık, yanından ayrılmıyordum, konuşuyordum, onu dışarı çıkardığımda ve tekrar kafesine koymak istediğimde kafese giremediğinden , daha doğrusu yakalayamadığımdan ona bubi tuzakları hazırlardım.( mesela çekmecenin içine yonlendirirdim ve çekmeceyi kapatıp içinden alır, kafese koyardım, hatta bir keresinde çekmeceye koduğumda ve tam çekmeceyi kapatıcakken kafasını dışarı çıkardı ve kafası arada kalıp burnu kanadı, o gün de kursum vardı ve kurs boyunca burnunu kanattığımı düşünüp ağlamıştım). Onun hakkında okulda boş zamanımda karikatürler yapardım, bi 5 sf lik onun hakkında çizdiğim komik karikatürler var. 4 yıl geçti ve nedense 4 yıl sonra artık yavrularını almak istemiştik ( maviş dişiydi) ve ona erkek bir muhabbet kuşu aldık ama (galiba 4 ay fln sonra) sonra kafesi temizlemeyi erteleyip durduk ve yeni aldığımız kuş yani bulut pislikten burnu mantar oldu ve öldü. 3 ay sonra maviş e de geçirdiğini gördük ve hicbirşey yapmadık, tek yaptığımız onu koltuğa koyup iyileşmesini beklemekti (şuan aklıma geliyor ki gazetelerin üzerine koymuştuk ve onu veterinere fln hiç götürmedik, ne salakmışız) . Ve birgün okuldan geldiğimde onu elime almıştım , onunla oyun oynamak istemiştim ,elimi uzatmıştım ve elime gelmisti ama gözlerini kapatıyor ve hiçbirşey yapmıyordu , bende onun elimde ölmek istediğini anlamıyıp onu hafifçe koltuğa koydum ve yine elime geldi , onu bırakıp ödevlerimi yaptım , hava karanlık ve çok kötüydü, evde yanlızdım , ışıklar açık değildi, tek bilgisayarın facebookta annemle yazışmalarımıza bakan beyaz ışığı açıktı ve bir süre sonra mavişin yanına gittim ve o ölmüş bir şekilde yatıyordu . Onu 4 yıl sonra öyle görmeye dayanamadım ve olduğum yerde atabildiğim kadar fazla, ses tellerimin sonuna kadar bağırdım , çığlık attım ağladım ve bu 10 dakika boyunca sürdü . Hala o anı , bağırabildiğim kadar bağırmamı düşündükçe gözyaşlarına boğuluyorum. Bunu yazarken bile gerçekten gözlerimden onlarca damla gitti. Ve 3 yıl sonra babam bir tane daha muhabbet kuşu aldı ama o sonradan ufacık açılmış pencereden nasıl kaçtıysa kaçıp gitti. Sonra babam 1 kuş daha aldı ama o da daha 4 ayını doldurmadan kaçtı ama bu sefer kafes yere düştü ve kafesi kırılıp kaçtı. Şuan sultan papağanım var (şakir), onu maviş kadar olmasa da çok ama çok fazla seviyorum . Hatta izmir depremindeyken onunla birlikte aşağı inmiştim (koskoca depremde nasıl koca kafesi tasıdım valla bilmiyorum) . Evet, izmir depremini yaşadım o sırada yine evde yanlızdım , deprem sırasında evde yanlızdım ve deprem olmaya başladı. bina sallanıyorken şakiri de alıp koca kafes ile 5 kat aşağı inmiştim.