Nasıl Düştük bu aşka?

Kullanıcı Değerlendirmesi
5.00 Oylama
Benimde 2 aylık uçmayı bile doğru dürüst beceremeyen kuşum, balkonda duran diğer kuşlarıma gitmek için, yanlışlıkla açık bıraktığım balkon kapısından kaçmıştı.

20 gün sonra bahçeme geri gelmişti. Üstü başı kir pas, parmağı kırık ve enfekte şekilde:(

Sokaklarda günlerce aramıştım, komşuları falan ayağa kaldırmıştım.

20 gün sırrını hala çözebilmiş değilim. Aklıma gelen en iyi ihtimal; yakın çevreden birisinin alıp beslemeye kalktığı, beceremeyince tekrar dışarıya saldığı durumu.

Parmağını kesmek zorunda kalmıştık. Tedavi süreci falan derken çok şükür şimdi iyi:)
Ya şimdi hatırladım Dünya mıydı? çok içim gitmişti ona okuduğumda.
 
Aynen Dünya:) Hafızanda iyimiş (y) Sorma, kahrolmuştum... Cevval bir kuş olsa, belki o kadar üzülmezdim...Yavrucum daha doğru düzgün uçamıyodu bile...
 
Eşim cennet papağanı istiyordu, ben akvaryum sevdasıyla mutluydum. 1 tane profesyonel, bir tanede hobi akvaryumum vardı. Ancak okadar çok masraf ediyordumki eşim kızıyordu. :D Bende belki artık bana kızmaz diye kuzenim petshop, onun yanına gittim cennet papağanı bul bize diye yavru. Oda ortalama 3 hafta sonra aradı ( balık üretimhanesi var ) oraya birşeyler içmeye gidelim, giderkende bir üreticiden kuş alalım dedi tamam dedim. Kokoyu aldık bana yalvardı cenneti değil bunu alın daha 50 günlük diye ben eşim istediği için ısrarla cennet istedim. 2 hafta sonra dükkana gittim ziyarete dükkana girdiğimde kokonun ensesini seviyordu ve baya etkiledi o durum beni çünkü görmemiştim hiç ogün alıp eşime getirdim habersiz. ( 2 Nisan 2020 ) :) geçen pazartesi tam 5 hafta oldu ogün dükkanına profesyonel akvaryum kuracaktık şov amaçlı ve beni aradı gel birlikte kuralım diye. Ben sabah 10da dükkandaydım her gidişimde kuşlara daldarı takıyordum yine taktım. Akvaryumu kurarken tık tık tık tık sesler geliyor önce anlamadım. Sonra biraz izledim, bizim tarçın tünekte uyurken tünekten kafes tabanına düştü :D izlemeye devam ettim inanın okadar küçüktüki 42-45 günlük tabandan tüneğe çıkana kadar ortalama 2 dakika geçti :D sapsarı hali birde bu şapşal şapşal halleri inanılmaz hoşuma gitti. Ve hemen o anda tutup ayırdım akşam eve geçerken götürdüm :) ogünden bugüne bizlerle. Yalnız kokonun yeri ayrıdır okadar evcil olduki aynı bebek gibi :)

20201110_112024.jpg
 
Aynen Dünya:) Hafızanda iyimiş (y) Sorma, kahrolmuştum... Cevval bir kuş olsa, belki o kadar üzülmezdim...Yavrucum daha doğru düzgün uçamıyodu bile...
Çok üzülmüştüm durumuna,o küçücük haliyle yaşadıklarına.Aklımda kalmış :( Gene de size dönebildiği için çok şanslı.Bundan sonra çok mutlu, uzun bir ömrü olur umarım..
 
Bu şekilde eğitim verilebilir mi bilmiyorum, verilirse daha güzel olur diye düşünüyorum. Odadan odaya çağırıyordum sese yöneliyordu ve geliyordu.

Sana katılıyorum, dışarı tehlikelerle dolu fakat gözlemlediğim kadarıyla o kadar mutlu oluyor ki gözlerinden belli oluyor. Her iki taraftan da düşünüyorum yaptığım doğru bir şey mi diye düşünüyorum. Doğada biraz vakit geçirsin fikri daha ağır basıyor. Uçuş kabiliyeti de çok iyi, serçe kovalıyor yakalayamıyor jklsdfsdflk
Vay be ne güzel benim ki çok güzel uçuyor ama cesaret edemem ya bizim sağ binalar da güvercin besliyorlar ne kadar sağlıklılar belli değil herşeyi geçtim güvercinlerden salamam.
 
Eşim cennet papağanı istiyordu, ben akvaryum sevdasıyla mutluydum. 1 tane profesyonel, bir tanede hobi akvaryumum vardı. Ancak okadar çok masraf ediyordumki eşim kızıyordu. :D Bende belki artık bana kızmaz diye kuzenim petshop, onun yanına gittim cennet papağanı bul bize diye yavru. Oda ortalama 3 hafta sonra aradı ( balık üretimhanesi var ) oraya birşeyler içmeye gidelim, giderkende bir üreticiden kuş alalım dedi tamam dedim. Kokoyu aldık bana yalvardı cenneti değil bunu alın daha 50 günlük diye ben eşim istediği için ısrarla cennet istedim. 2 hafta sonra dükkana gittim ziyarete dükkana girdiğimde kokonun ensesini seviyordu ve baya etkiledi o durum beni çünkü görmemiştim hiç ogün alıp eşime getirdim habersiz. ( 2 Nisan 2020 ) :) geçen pazartesi tam 5 hafta oldu ogün dükkanına profesyonel akvaryum kuracaktık şov amaçlı ve beni aradı gel birlikte kuralım diye. Ben sabah 10da dükkandaydım her gidişimde kuşlara daldarı takıyordum yine taktım. Akvaryumu kurarken tık tık tık tık sesler geliyor önce anlamadım. Sonra biraz izledim, bizim tarçın tünekte uyurken tünekten kafes tabanına düştü :D izlemeye devam ettim inanın okadar küçüktüki 42-45 günlük tabandan tüneğe çıkana kadar ortalama 2 dakika geçti :D sapsarı hali birde bu şapşal şapşal halleri inanılmaz hoşuma gitti. Ve hemen o anda tutup ayırdım akşam eve geçerken götürdüm :) ogünden bugüne bizlerle. Yalnız kokonun yeri ayrıdır okadar evcil olduki aynı bebek gibi :)

Ekli dosyayı görüntüle 9268
Çok tatlı ve uyumlular. Sanki yıllardan beridir biliyormuşum hissi veriyorlar her baktığımda.

Üzerine bir de senin şu "kaliteli fotoğraf" olayın eklenmiyor mu... Gıcık oluyorum evet :D Çok iyi gerçekten. Tablo gibi çekiyorsun maşallah :D

Ne güzel! Hikayelerle doluyuz... Dokunuşlarımız, başka bir yaşam katmış dünyamıza. Yaprakların yansıması gibi hayallerimiz...Ve bunu gerçek kılan savruluşumuz.

Velhasıl puanım 10/10 :D
 
Çok tatlı ve uyumlular. Sanki yıllardan beridir biliyormuşum hissi veriyorlar her baktığımda.

Üzerine bir de senin şu "kaliteli fotoğraf" olayın eklenmiyor mu... Gıcık oluyorum evet :D Çok iyi gerçekten. Tablo gibi çekiyorsun maşallah :D

Ne güzel! Hikayelerle doluyuz... Dokunuşlarımız, başka bir yaşam katmış dünyamıza. Yaprakların yansıması gibi hayallerimiz...Ve bunu gerçek kılan savruluşumuz.

Velhasıl puanım 10/10 :D
İnan herkesin hikayesi var ama anlatabilecek bir platform veya seni anlayacak kişiler varsa hikaye oluyor. Yoksa kuştan anlamayan, sevmeyen birine anlatsan "muhabbet kuşu işte" deyip geçiyor. :)
 
Biz eksik kalmayalım o zaman :D

Çocukken yaklaşık 9 kadar muhabbet kuşu alınmış eve bazısıyla fotoğraflarım var. Bilgisizlikten sanırım hep vefat etmişler ki kafeste aynayla almışlar kuşları. O fotoğraflardan hevesliydim fakat annemden çekindiğim için sahiplenmeye çekiniyordum. Sevgilimin de 3 muhabbet kuşu 1 sultan papağanı var. Ve bende kuş sahiplenmek istediğimi söyledim emin olup olmadığımı sordu birkaç kez bende eminim dedim.
Ulusta bir kuşçuya gittik. İlk olarak Çiçiyi aldı eline parmağımla başını okşadım geri koyduk. Hangisi dedi o olsun dedim. Boncuk boncuk gözleri vardı, gagasında siyahlık vardı. Sahiplendiğimiz yerdeki çocuk 30-45 günlük dedi. Evimize geldiğinde yem kırmayı bilmiyordu şimdi ne bulsa yiyo obur :D Sabahı zor ediyordum uyanır uyanmaz yanında alıyordum soluğu :) kuyruğu bile yoktu. Hatırlayınca bile tuhaf oldu içim :love:

Sindi hanım da benim Çiçiyi kardeşimden sakınmam üzere annemlerin dışarı çıktıklarında petshoptan alıp geldikleri evin büyük kızı :D ilk geldiğinde deli gibi uçup asma tavanın arasına girerdi. İndirene kadar canımız çıkardı. Daha sonra kızımıza ne olduysa durgunlaştı. Her geçen gün kötü olduğunu sandık birşey olur diye korktuk ama o sıkıca tutundu hayatına. Adı da koyduğumuz zamanlarda nereye bıraksak oraya siniyodu başka yerlere gitmiyordu :D şimdi kızgın, psikopat, köpek gibi birşey oldu :D

Kızlarımız önceleri aynı kafestelerdi fakat son zamanlarda Çiçi kovalamaya Sindi çığlıklar atmaya başlayınca hem kafesleri hem odaları ayırdık özlesinler birbirlerini diye :)
 
Benim kuş sevgim ilkokuldan geliyor. O zamanlar herşey çok temiz ve saftı , hiçbir dert yoktu. İşte ilkokul 1 de , birgün evdeydim, hiç oturmadığım tekli koltukların birisine oturdum ve etrafı izledim , karşımda da evimizin balkonuna bakan bir pencere vardı. Anannem içerisi hava alsın diye pencereyi açmıştı, pencereden balkona bakarken çamaşır askılığında bir muhabbet kuşu gördüm. O bana bakıyor , ben ona bakıyordum , beni sevmiş olmalı ki bir anda içeri daldı ve evin içinde uçmaya başladı . Bende çok korktum çünkü yaşım küçüktü ve hiç kuşumuz olmamıştı ( bir ara kuşumuz olmuştu ama kafes yere düşmüştü ve dışarı çıkıp kaçmıştı). Evde çığlık atıp annem, babamı , annannemi çağırdım ve hemen içeri girdiler. (büyük ihtimalle odada tekdim , herkes başka odaya dağılmış olabilir.) Sonra kuşu yakaladık ve birşey yaptık ama tam hatırlamıyorum, bir kutuya fln koymuşuzdur yada hala odadadır. Sonra isim bulmaya çalıştık ve adını maviş koyduk. Sonra işte eski kuştan kalan kafesi temizliyip ona koymuştuk mavişi. Ben çok korkmuştum ve o bana her yaklaştığında kaçıyordum ama sonradan babam bana gagasından öpmeyi göstermişti ve çok iyi anlaşmaya başlamıştık, yanından ayrılmıyordum, konuşuyordum, onu dışarı çıkardığımda ve tekrar kafesine koymak istediğimde kafese giremediğinden , daha doğrusu yakalayamadığımdan ona bubi tuzakları hazırlardım.( mesela çekmecenin içine yonlendirirdim ve çekmeceyi kapatıp içinden alır, kafese koyardım, hatta bir keresinde çekmeceye koduğumda ve tam çekmeceyi kapatıcakken kafasını dışarı çıkardı ve kafası arada kalıp burnu kanadı, o gün de kursum vardı ve kurs boyunca burnunu kanattığımı düşünüp ağlamıştım). Onun hakkında okulda boş zamanımda karikatürler yapardım, bi 5 sf lik onun hakkında çizdiğim komik karikatürler var. 4 yıl geçti ve nedense 4 yıl sonra artık yavrularını almak istemiştik ( maviş dişiydi) ve ona erkek bir muhabbet kuşu aldık ama (galiba 4 ay fln sonra) sonra kafesi temizlemeyi erteleyip durduk ve yeni aldığımız kuş yani bulut pislikten burnu mantar oldu ve öldü. 3 ay sonra maviş e de geçirdiğini gördük ve hicbirşey yapmadık, tek yaptığımız onu koltuğa koyup iyileşmesini beklemekti (şuan aklıma geliyor ki gazetelerin üzerine koymuştuk ve onu veterinere fln hiç götürmedik, ne salakmışız) . Ve birgün okuldan geldiğimde onu elime almıştım , onunla oyun oynamak istemiştim ,elimi uzatmıştım ve elime gelmisti ama gözlerini kapatıyor ve hiçbirşey yapmıyordu , bende onun elimde ölmek istediğini anlamıyıp onu hafifçe koltuğa koydum ve yine elime geldi , onu bırakıp ödevlerimi yaptım , hava karanlık ve çok kötüydü, evde yanlızdım , ışıklar açık değildi, tek bilgisayarın facebookta annemle yazışmalarımıza bakan beyaz ışığı açıktı ve bir süre sonra mavişin yanına gittim ve o ölmüş bir şekilde yatıyordu . Onu 4 yıl sonra öyle görmeye dayanamadım ve olduğum yerde atabildiğim kadar fazla, ses tellerimin sonuna kadar bağırdım , çığlık attım ağladım ve bu 10 dakika boyunca sürdü . Hala o anı , bağırabildiğim kadar bağırmamı düşündükçe gözyaşlarına boğuluyorum. Bunu yazarken bile gerçekten gözlerimden onlarca damla gitti. Ve 3 yıl sonra babam bir tane daha muhabbet kuşu aldı ama o sonradan ufacık açılmış pencereden nasıl kaçtıysa kaçıp gitti. Sonra babam 1 kuş daha aldı ama o da daha 4 ayını doldurmadan kaçtı ama bu sefer kafes yere düştü ve kafesi kırılıp kaçtı. Şuan sultan papağanım var (şakir), onu maviş kadar olmasa da çok ama çok fazla seviyorum . Hatta izmir depremindeyken onunla birlikte aşağı inmiştim (koskoca depremde nasıl koca kafesi tasıdım valla bilmiyorum) . Evet, izmir depremini yaşadım o sırada yine evde yanlızdım , deprem sırasında evde yanlızdım ve deprem olmaya başladı. bina sallanıyorken şakiri de alıp koca kafes ile 5 kat aşağı inmiştim.
 
Benim kuş sevgim ilkokuldan geliyor. O zamanlar herşey çok temiz ve saftı , hiçbir dert yoktu. İşte ilkokul 1 de , birgün evdeydim, hiç oturmadığım tekli koltukların birisine oturdum ve etrafı izledim , karşımda da evimizin balkonuna bakan bir pencere vardı. Anannem içerisi hava alsın diye pencereyi açmıştı, pencereden balkona bakarken çamaşır askılığında bir muhabbet kuşu gördüm. O bana bakıyor , ben ona bakıyordum , beni sevmiş olmalı ki bir anda içeri daldı ve evin içinde uçmaya başladı . Bende çok korktum çünkü yaşım küçüktü ve hiç kuşumuz olmamıştı ( bir ara kuşumuz olmuştu ama kafes yere düşmüştü ve dışarı çıkıp kaçmıştı). Evde çığlık atıp annem, babamı , annannemi çağırdım ve hemen içeri girdiler. (büyük ihtimalle odada tekdim , herkes başka odaya dağılmış olabilir.) Sonra kuşu yakaladık ve birşey yaptık ama tam hatırlamıyorum, bir kutuya fln koymuşuzdur yada hala odadadır. Sonra isim bulmaya çalıştık ve adını maviş koyduk. Sonra işte eski kuştan kalan kafesi temizliyip ona koymuştuk mavişi. Ben çok korkmuştum ve o bana her yaklaştığında kaçıyordum ama sonradan babam bana gagasından öpmeyi göstermişti ve çok iyi anlaşmaya başlamıştık, yanından ayrılmıyordum, konuşuyordum, onu dışarı çıkardığımda ve tekrar kafesine koymak istediğimde kafese giremediğinden , daha doğrusu yakalayamadığımdan ona bubi tuzakları hazırlardım.( mesela çekmecenin içine yonlendirirdim ve çekmeceyi kapatıp içinden alır, kafese koyardım, hatta bir keresinde çekmeceye koduğumda ve tam çekmeceyi kapatıcakken kafasını dışarı çıkardı ve kafası arada kalıp burnu kanadı, o gün de kursum vardı ve kurs boyunca burnunu kanattığımı düşünüp ağlamıştım). Onun hakkında okulda boş zamanımda karikatürler yapardım, bi 5 sf lik onun hakkında çizdiğim komik karikatürler var. 4 yıl geçti ve nedense 4 yıl sonra artık yavrularını almak istemiştik ( maviş dişiydi) ve ona erkek bir muhabbet kuşu aldık ama (galiba 4 ay fln sonra) sonra kafesi temizlemeyi erteleyip durduk ve yeni aldığımız kuş yani bulut pislikten burnu mantar oldu ve öldü. 3 ay sonra maviş e de geçirdiğini gördük ve hicbirşey yapmadık, tek yaptığımız onu koltuğa koyup iyileşmesini beklemekti (şuan aklıma geliyor ki gazetelerin üzerine koymuştuk ve onu veterinere fln hiç götürmedik, ne salakmışız) . Ve birgün okuldan geldiğimde onu elime almıştım , onunla oyun oynamak istemiştim ,elimi uzatmıştım ve elime gelmisti ama gözlerini kapatıyor ve hiçbirşey yapmıyordu , bende onun elimde ölmek istediğini anlamıyıp onu hafifçe koltuğa koydum ve yine elime geldi , onu bırakıp ödevlerimi yaptım , hava karanlık ve çok kötüydü, evde yanlızdım , ışıklar açık değildi, tek bilgisayarın facebookta annemle yazışmalarımıza bakan beyaz ışığı açıktı ve bir süre sonra mavişin yanına gittim ve o ölmüş bir şekilde yatıyordu . Onu 4 yıl sonra öyle görmeye dayanamadım ve olduğum yerde atabildiğim kadar fazla, ses tellerimin sonuna kadar bağırdım , çığlık attım ağladım ve bu 10 dakika boyunca sürdü . Hala o anı , bağırabildiğim kadar bağırmamı düşündükçe gözyaşlarına boğuluyorum. Bunu yazarken bile gerçekten gözlerimden onlarca damla gitti. Ve 3 yıl sonra babam bir tane daha muhabbet kuşu aldı ama o sonradan ufacık açılmış pencereden nasıl kaçtıysa kaçıp gitti. Sonra babam 1 kuş daha aldı ama o da daha 4 ayını doldurmadan kaçtı ama bu sefer kafes yere düştü ve kafesi kırılıp kaçtı. Şuan sultan papağanım var (şakir), onu maviş kadar olmasa da çok ama çok fazla seviyorum . Hatta izmir depremindeyken onunla birlikte aşağı inmiştim (koskoca depremde nasıl koca kafesi tasıdım valla bilmiyorum) . Evet, izmir depremini yaşadım o sırada yine evde yanlızdım , deprem sırasında evde yanlızdım ve deprem olmaya başladı. bina sallanıyorken şakiri de alıp koca kafes ile 5 kat aşağı inmiştim.
Buruk bir hikaye, hüzünlendim doğrusu...

Deprem sırasında kuşunuzla inmeniz takdire şayan...

Deprem, soluk kesici bir durum. Çoğu zaman insan ne yapacağını şaşırabiliyor...Bağlılık başka birşey tabi (y)
 
2 aylıkken sahiplenip 7,5 yıl benimle olan kuşumu aniden kaybettim.Köpeğimden sonra bir de bu ölüm mahvetti beni.Çok alışmıştık,o da bize çok bağlıydı.Kızımı gömdüm,kalan eşyalarını ağlayarak attım.Sadece kalan yem ve vitaminlere ellemedim birine veririm diye.

Sonra rastgele bir petshopa girdim elimdekileri alır mısınız ihtiyaç varsa hibe edicem demek için.Bir daha asla hayvan bakmam diye yemin ediyorum ama,dayanamam ölürse diye :) gözler şiş falan olunca benim çay ikram ettiler oturttular,hem ağlıyorum hem anlatıyorum :) kuşlara hiç bakmıyorum oradaki.içeriye bir çift girdi yavru erkek kuş istiyoruz diye.Oradaki abi de açtı kafesi tutmaya çalışıyor bir tane yavru.Hayvanlar pat pat kaçışıyor tabi.Bir tanesi geldi omuzuma kaçtı.Minik bir erkek :) dedi bunu vereyim sağlıklı,güzel yavru.Adam almaya çalışıyor bu saçlarımın içine kaçıyor.Ben almaya çalışıyorum boynuma sinleniyor.

Dedim hayvan panik oldu bekleyin sakinlesin.Tamam dediler.Bu çıktı ensemden saç arasından başladı yanağımı didiklemeye.İnsanlarda kafes falan bakıyor alıcaklar ya.Dedim durun :) sonrası işte minik bir taşıma kutusunda elimde kuş,vermeye gittiğim malzemeler ve yeni aksesuarlarla kendimi ev de buldum.Kadın ama biz alacaktık falan diyordu en son gerisini hatırlamıyorum :) Bulut bey’de böyle geliverdi hayatımıza işte.
 
Benim kuş sevgim ilkokuldan geliyor. O zamanlar herşey çok temiz ve saftı , hiçbir dert yoktu. İşte ilkokul 1 de , birgün evdeydim, hiç oturmadığım tekli koltukların birisine oturdum ve etrafı izledim , karşımda da evimizin balkonuna bakan bir pencere vardı. Anannem içerisi hava alsın diye pencereyi açmıştı, pencereden balkona bakarken çamaşır askılığında bir muhabbet kuşu gördüm. O bana bakıyor , ben ona bakıyordum , beni sevmiş olmalı ki bir anda içeri daldı ve evin içinde uçmaya başladı . Bende çok korktum çünkü yaşım küçüktü ve hiç kuşumuz olmamıştı ( bir ara kuşumuz olmuştu ama kafes yere düşmüştü ve dışarı çıkıp kaçmıştı). Evde çığlık atıp annem, babamı , annannemi çağırdım ve hemen içeri girdiler. (büyük ihtimalle odada tekdim , herkes başka odaya dağılmış olabilir.) Sonra kuşu yakaladık ve birşey yaptık ama tam hatırlamıyorum, bir kutuya fln koymuşuzdur yada hala odadadır. Sonra isim bulmaya çalıştık ve adını maviş koyduk. Sonra işte eski kuştan kalan kafesi temizliyip ona koymuştuk mavişi. Ben çok korkmuştum ve o bana her yaklaştığında kaçıyordum ama sonradan babam bana gagasından öpmeyi göstermişti ve çok iyi anlaşmaya başlamıştık, yanından ayrılmıyordum, konuşuyordum, onu dışarı çıkardığımda ve tekrar kafesine koymak istediğimde kafese giremediğinden , daha doğrusu yakalayamadığımdan ona bubi tuzakları hazırlardım.( mesela çekmecenin içine yonlendirirdim ve çekmeceyi kapatıp içinden alır, kafese koyardım, hatta bir keresinde çekmeceye koduğumda ve tam çekmeceyi kapatıcakken kafasını dışarı çıkardı ve kafası arada kalıp burnu kanadı, o gün de kursum vardı ve kurs boyunca burnunu kanattığımı düşünüp ağlamıştım). Onun hakkında okulda boş zamanımda karikatürler yapardım, bi 5 sf lik onun hakkında çizdiğim komik karikatürler var. 4 yıl geçti ve nedense 4 yıl sonra artık yavrularını almak istemiştik ( maviş dişiydi) ve ona erkek bir muhabbet kuşu aldık ama (galiba 4 ay fln sonra) sonra kafesi temizlemeyi erteleyip durduk ve yeni aldığımız kuş yani bulut pislikten burnu mantar oldu ve öldü. 3 ay sonra maviş e de geçirdiğini gördük ve hicbirşey yapmadık, tek yaptığımız onu koltuğa koyup iyileşmesini beklemekti (şuan aklıma geliyor ki gazetelerin üzerine koymuştuk ve onu veterinere fln hiç götürmedik, ne salakmışız) . Ve birgün okuldan geldiğimde onu elime almıştım , onunla oyun oynamak istemiştim ,elimi uzatmıştım ve elime gelmisti ama gözlerini kapatıyor ve hiçbirşey yapmıyordu , bende onun elimde ölmek istediğini anlamıyıp onu hafifçe koltuğa koydum ve yine elime geldi , onu bırakıp ödevlerimi yaptım , hava karanlık ve çok kötüydü, evde yanlızdım , ışıklar açık değildi, tek bilgisayarın facebookta annemle yazışmalarımıza bakan beyaz ışığı açıktı ve bir süre sonra mavişin yanına gittim ve o ölmüş bir şekilde yatıyordu . Onu 4 yıl sonra öyle görmeye dayanamadım ve olduğum yerde atabildiğim kadar fazla, ses tellerimin sonuna kadar bağırdım , çığlık attım ağladım ve bu 10 dakika boyunca sürdü . Hala o anı , bağırabildiğim kadar bağırmamı düşündükçe gözyaşlarına boğuluyorum. Bunu yazarken bile gerçekten gözlerimden onlarca damla gitti. Ve 3 yıl sonra babam bir tane daha muhabbet kuşu aldı ama o sonradan ufacık açılmış pencereden nasıl kaçtıysa kaçıp gitti. Sonra babam 1 kuş daha aldı ama o da daha 4 ayını doldurmadan kaçtı ama bu sefer kafes yere düştü ve kafesi kırılıp kaçtı. Şuan sultan papağanım var (şakir), onu maviş kadar olmasa da çok ama çok fazla seviyorum . Hatta izmir depremindeyken onunla birlikte aşağı inmiştim (koskoca depremde nasıl koca kafesi tasıdım valla bilmiyorum) . Evet, izmir depremini yaşadım o sırada yine evde yanlızdım , deprem sırasında evde yanlızdım ve deprem olmaya başladı. bina sallanıyorken şakiri de alıp koca kafes ile 5 kat aşağı inmiştim.
Geçmiş olsun size de. Bende İzmir depreminde evde tektim. Kuşumun kafesine sarılıp kolana kaçtım. Aşağı inemedim. Ama Allah'a şükür bişey olmadan atlattık. Olan kişileri kurtarma şansımız olsaydı keşke maalesef can kaybı çok fazla.
 
Konuyu görünce bide ben hortlatıyım dedim :) Çok eskiye gitmiyeceğim bundan bir kaç sene önce dedim internet çağında yaşıyoruz bu kuşlara daha iyi nasıl bakarız diye bir araştırmak istedim. Araştırdıkça konu derinleşti :)

Bu aşka nasıl düştüm asıl onu anlatayım size.. Birgün başka bir forumda bir hasta kuşa denk geldim. Kuş kabarık, ishali var, yemden kesilmiş bir köşede ölmek üzereydi fazla vakti yoktu.. Kuşun sahibi çaresizce yardım istiyordu. Ancak forumda konulara yazan kişilerin bilgisi 2 damla sirkeden öteye gitmiyordu.. Kuşa eğer acil müdahale edilmezse ölebilirdi..

O zamanlar benimde fazla bir bilgim yoktu sadece araştırmalarımdan bir kaç ilaç ismi biliyordum o kadar.. Eğer kuşa o akşam müdahale edilmezse sabahı çıkaramıyacağı belliydi.. Risk aldım ve bir ilaç ismi söyledim nöbetçi eczane bulup almasını istedim.. En azından kuşun bir şansı olucaktı..

O akşam kuşun sahibi ilacı bulmuş. Yanlış hatırlamıyorsam amoksisilin içeren bir antibiyotikti.. İlaçlı suyu hazırlayıp kuşa biraz içirmesini söyledim.. Ertesi gün acaba kuş öldümü kaldımı diye merak içinde foruma girdim.. Ve kuş gece yavaş yavaş kendine gelmeye başlamış, sürekli yatan kuş hafiften hareketlenmeye başlamış, yeminden bir iki yemiş falan.. İlerleyen günlerde de hastalığı atlattı ve kurtuldu..

Bu durum beni çok etkiledi bir can kurtarmıştım.. Dedim ben bu işi yapmalıyım.. Vee kendimi daha fazla geliştirdirm bugünlere geldim arkadaşlar :) Sayısını hatırlamıyorum ama o günden bugüne bir sürü kuşun iyileşmesine vesile oldum.. Gönül isterdiki herkesin veterinere gitme imkanı olsa ama yok ne yazıkki.. Forumlarda çaresizce yardım isteyen bir dünya insan var.. Kaldıki veterinerlerinde pek bilgisi yok bu konularda.. O yüzden benim gibi @Doğanay Y. gibi @neanderthalensis gibi işi bilen kişilerin yardımları çok değerli... Bu forumun kıymetini bilelim ;)
 
@Malkoçoğlu güzel yazmış. onunki kadar olmasa da ben de bişiler yazayım istedim :)

1992 den beri ara ara muhabbet beslerim. bir gün yeni aldığim bi kuş hastalandı, tabi ben çaresizlikten veteriner veteriner gezdim gece yarısına kadar. hava soğuk yağmurlu arabayla kafesi alıp veterinerleri geziyorum. elimdeki kafesi gören çoğu klinikte aynı küçümser bakış ve "biz kuş bakmıyoruz" diyen ukala bir ses tonuyla karşılaştım (bu cümle için hekimlerden çok özür dilerim ama durum çoğunlukla bu şekilde oldu) bu çaresizlik çok kötü çünkü o kuş acı çeke çeke öldü. halbuki şimdiki bilgimle o kuşu her klinikte bulunan basit bir enrofloksasin ile muhtemelen kurtarabilirdim. (elbette canı alan da veren de Allah)

bunun üstüne ben tekrar ayni çaresizliği yaşamamak için kendi çapımda yurt içi yurt dışı akademik kaynaklari okumaya başladim. kısmi bir eğitimim de olduğu için kısa sürede kendime yetecek temel düzeyde bilgi edinebildim.

son olarak, acil durumlarda çaresiz kalmamak ve en azından elimizden geleni yapmış olmak için aşağıdakini okumanızı tavsiye ederim. bu listeyi "meslek sırrı" diye kimse böyle paylaşmaz. ilaveten, en iyi kuşçu sürekli ilaç kullanip kür yapan değil ,kuşu hasta etmeyendir diye yazıyı bitiriyorum


Thread 'Acil durumlar için Kurtarıcı İlaçlar | Bu ilaçlar mutlaka Ecza dolabınızda bulunsun!' Acil durumlar için Kurtarıcı İlaçlar | Bu ilaçlar mutlaka Ecza dolabınızda bulunsun!
 
Ben de yazmak istedim..
Bebekliğinden itibaren hayvanlara aşık bir insandım hep. Beni bıraksanız eve kedi, köpek, kuş.. tüm evcil hayvanları doldururum. 6-7 yaşındayken bir muhabbet kuşu almıştık. Sarı-yeşil, bana ilk geldiğinde kafasında kırmızı bir doğum lekesi olan yakışıklı oğlum Çilloş’u. Bir sürü çili var diye çilloş koymuştuk adını. O kadar yavru kuş gördüm hala anlam veremiyorum, kafasında yuvarlak koyu kırmızı bir doğum lekesi vardı ? İlk gördüğümde “baba! bunu neden aldın kafasına baksana!” demiştim, çocukluk işte ☺️ Sonrasında tüyleri değiştikçe döküldü gitti o kırmızı tüyler. O kadar bilgisizdik ki, erkek olduğunu bile 2 yıl sonunda anlamıştık. Haftada bir annem Çilloş’u alır bebek şampuanıyla bir güzel yıkardı. En sevdiği yiyecek doritosun baharatlı üçgen cipsiydi! ? Ama o yaşta bile dışkısını takip ederdim.
Baktım biraz bozulma var, halsiz hemen babam vitamin alır gelirdi verirdik toparlardı. Şimdi insanlar gibi kuşlarında sağlığı kalmadı.. O güzel oğlum tek başına 8 yıl yaşadı. Öldüğü gün o kadar ağlamıştım ki yemin etmiştim birdaha hayvan beslememeye.

Çilloş’un ölümünden bayağı uzun bir zaman sonra, bundan 1.5 yıl önce Çıtır ve Pıtır’ı aldık bir arkadaşımdan. Pıtır 1 yaşında, Çıtır 4 aylıktı. İkisine de ilk görüşte aşık oldum, yavru olmamaları umrumda olmadı açıkçası. Beni gören küçük kuzenlerim kuş kuş diye tutturduğu için onlarda kuş aldılar. Bu foruma üye olmama vesile olan, bu güzel insanlarla tanışmama sebep olan güzel Turşu kızım da onların kuşuydu ☺️
Şimdi Çıtır ve Pıtır’ın iki ayrı olaylı kavgalı kıyametli kuluçkasından olan 4 yavruyla beraber 6 kişilik bir aile oldular. 4 dişim 2 erkeğim var. İnşallah ileriki dönemde Fıstık kızıma Çilloş’a benzer bir eş alıp ondan yavru almak istiyorum, harika bir anne olacağına eminim ??

Normalde psikolojik danışmanım. Bu aşk yüzünden şimdi, 25 yaşımda veterinerlik okumak istiyorum. Tüm hayvanların yarasını sarabilmek, Allah’ın dilsiz kullarına yardım edebilmek istiyorum ? Büyük ihtimalle aile evinden ayrılınca bir odamı bu keratalara ayırıp hobi odası yaparım ☺️
 
Son düzenleme:
80 li yıllarda İstanbul'da güvercin, saka, civciv ve bülbül sevdası vardı. Bir şekilde saka ile başladım sonra güvercin merakı sardı. İlkokul ve ortaokul boyunca hep kuşlarım oldu. Müstakil ev ortamında tavuklarımız da vardı. Daha sonra yatılı okula başlayınca kuş sevdam devam edemedi. Yıllar sonra müstakil ev ortamım bir daha olamayınca muhabbet kuşu ile devam etmek istedim ve evde bir odamı bu hobiye ayırdım. Şimdilerde hobi kendini aştı, evde bakım da zor olmaya başlayınca evden üretimhaneye taşınma hazırlıkları yapıyoruz.
 
80 li yıllarda İstanbul'da güvercin, saka, civciv ve bülbül sevdası vardı. Bir şekilde saka ile başladım sonra güvercin merakı sardı. İlkokul ve ortaokul boyunca hep kuşlarım oldu. Müstakil ev ortamında tavuklarımız da vardı. Daha sonra yatılı okula başlayınca kuş sevdam devam edemedi. Yıllar sonra müstakil ev ortamım bir daha olamayınca muhabbet kuşu ile devam etmek istedim ve evde bir odamı bu hobiye ayırdım. Şimdilerde hobi kendini aştı, evde bakım da zor olmaya başlayınca evden üretimhaneye taşınma hazırlıkları yapıyoruz.

Hocam işleri büyüttünüz desenize :)
 
Katkı sağlamak isteyen :) Konu biraz geride kalmış
Ben de anlatayım o zaman. Aslında benim hikayem biraz kısa. Geçen yıl (ki ben o zaman 7. Sınıfım) babamın arkadaşı kanaryası ötmediği için babama vermişti limon'umu 💛. maalesef yaklaşık bir ay sonra dolabımın başından düşerek sersemledi...O zamanlar kuşlar hakkında hiçbir bilgim yoktu. Korkuyla onu elime aldım. Ölmek üzereydi. Hemen anneme olayı anlattım. Ama artık çok geçti.. Limon'um.. Benim ilk göz ağrım ellerimde can verdi. :( Belki de hastaydı. Bilemiyordum. 1-2 hafta sonra yeni bir kuş alma kararı aldık ve Mavişimi eve getirdik. Her kuş gibi ilk başta korkulu ve stresliydi. Limon erkek bir kuştu ve beni sürekli ısırırdı. Bu nedenle belki dişi kuşlar sakin olur diye ilk mubişimi dişi almıştım. Daha fenaymış. 😁 Her neyse işte aradan 8-9 ay geçti ve Mavişe bir arkadaş almaya karar verdik. Ve boncuğumu getirdik. Ama bir sorun vardı. Boncuk maviş gibi koşamıyordu. İlk başlarda yavru olmasına bağladık ama araştırınca boncuğumun ayaklarının sakat olduğunu, dizlerinin üzerine basarak yürüdüğünü anladım. Aslında büyük sorun kuşlarımın anlaşamamasıydı. Maviş çiftleşmek istiyordu ve boncuk tepki vermeyince onu hep dövüyordu. Umarım ilerideki zamanlarda bu sorun da çözülür. ^^
 
Katkı sağlamak isteyen :) Konu biraz geride kalmış
Ben daha yeni gördüm bu konuyu ve hemen anlatmaya başlıyorum 😂 Ben kuşlardan çok korkardım kuşların olduğu odaya giremezdim çarşıda kuşlara yem verirlerdi sırf kuşlar var diye yolumu değiştirirdim bizim ilk kusumuz ben 2. Sınıftayken alındı şimdi üniversite biteli seneler oldu 😀 bilmiyorduk nasıl bakicagimizi ölüyorlardi annem biz kuşlara bakamiyoruz bir daha kuş alinmicak bu eve dese de kuşları görünce geri ceviremiyordu neyse ben korkumu bulutumla yendim bulutu ve güneşi bir arkadastan aldık almışlar ama evdeki herkes çalıştığı için yem vs. vermekte zorluk cekiyorlarmis güneş bir süre sonra öldü ölmeden bir gün önce güneşi veterinere götürdüm burnundan kan geldi kuşlardan anlıyoruz dedi pahalı bir ilaç verdi aslında ilaç değil o şimdi biliyorum ama o zaman bilmiyordum vitamindi ben aldım verdim bir gün sonra guneş öldü ben o zaman çok ağladım yeme içme yoktu bende kendimi sucladim güneş öldükten sonra bulutu karşıma aldım karşımda insan varmış gibi konuştum söz verdim sana çok iyi bakicam elimden ne gelirse yapicam dedim bulut 1 hafta sonra kafese tutunarak ayakta durabiliyordu halsiz bitkindi güneş öldükten sonra üzüntüden ve güneşten geçen hastalık varmış kuruma cigerlerde doluluk iç mantar ayak ve gagada mantar varmis ben sürekli basindaydim herkes ölür yaşamaz desede ben dinlemedim bu sözleri kedimi goturdugum veterinere götürdüm kuşlardan anlamadıkları o söylediler bir veteriner önerdiler oraya gittim hemen Allah dualarıma karşılık verdi bu veterineri karşıma çıkardı şırınga ile antibiyotik verdi bir tane tüpe ilaç koydu onu verdi birde yem verdi Bulut'un yemi kıracak hali yoktu çünkü aldım bu ilaçları saati saatine verdim ama veterinerde açık konuşmuştu ölme ihtimali olduğunu söyledi eğer yiyip icmezse mavi ışık varmış getirin falan dedi son çare olarak sagolsunlar aradılar bu süreçte bulut nasıl oldu diye sürekli uyumadan basindaydim antibiyigi suya katiyordum su icmiyordu veteriner eğer suya katıldığında bir günde icmezse akşamdan alın suyu sabah verin demişti ama suya dokunmuyordu son çare şırınga ile verin agizina dedi nasıl vericegimi gösterdi bende şırınga ile bir iki damla verdim agizina sabah olmasını bekleyemedim çünkü her dakika kotulesiyordu iyiki de beklememisim diyorum şimdi 2 2.5 ay 10 günde bir veterinere götürdüm hiç aksatmadan Allah'a şükür iyileşmeye başlamıştı yem yiyiyordu su içiyordu sonra oğluma eş aldım oğlumu dövdü 😂 değiştirdim yagmurumu aldım şuan ikinci kuluçkaya hazırlanıyorlar ilk kuluçkada yumurtalar boştu üzüldüm ama sonra sağlıklilar en azından diyerek ikinci kuluçkayi beklemeye karar verdim şuan elimde omuzumda olmaları beni korkutmuyor o günden beri kuşlar benim hayatım oldu bir derdim olduğunda bulutumla anlatiyorum her zaman dinliyor beni anlıyor be konustugumda hemen kafesin önüne konup konuşmam bitene kadar izliyor beni çok tatlı yaa 😂bana delirdin sen iyice diyorlar çünkü dışarı çıkmıyorum AVM ye gitsekte hemen dönmeye calisiyorum hatta işe bile girmedim bu yüzden sadece sınavlara hazırlandım şimdi yeni yeni başvurular başladı 😂 bizimki de böyle bir aşk bulutumla yagmurumla Allah tüm kuşlara tüyleri kadar ömür versin 🙏 resimlerini de aşağıya bırakıyorum sarılı ölen kuşum güneş koyu mavi erkek bulut 3 lu resimde ortadaki Bulut'un yanındaki büyük dişi oğlumu döven cazgır 😂 açık mavi dişi yağmurum son olarak Bulut'un hastaliktan sonra toplamaya yeni başladığı zaman
 

Ekli dosyalar

  • IMG_20210327_161820.jpg
    IMG_20210327_161820.jpg
    330.4 KB · Görüntüleme: 1
  • Screenshot_20221106-221354_2.png
    Screenshot_20221106-221354_2.png
    94 KB · Görüntüleme: 1
  • IMG_20221104_120922.jpg
    IMG_20221104_120922.jpg
    189.9 KB · Görüntüleme: 1
  • IMG_20230124_172321.jpg
    IMG_20230124_172321.jpg
    185 KB · Görüntüleme: 1
  • IMG_20220405_212738.jpg
    IMG_20220405_212738.jpg
    186.9 KB · Görüntüleme: 1
Geri
Üst